Çağdaş Sözlük

kaide ~ قاعده

Kamus-ı Osmani - kaide ~ قاعده maddesi. Sayfa: 207 - Sira: 17

kaide - قاعده

[ء] تمل ، اساس دستور ، بر شیئك وقوعنه شرط اولان خصوص وآنك تعريفی : (قاعدهٔ صرفیه ، قاعدهٔ نجویه ، قاعدهٔ ریاضیه ، قاعدهٔ سیاسیه ) ، (قاعده شكن) = قاعده‌یه رعایت ايتمه‌ین ،قاعده‌یی بوزان ضلع اسفل : (بر

مثلثك قاعده‌سی ، قاعده‌سندن زروه‌سنه قدر) .

Kamus-u Osmani kaide maddesi. osmanlıcada kaide ne demek, kaide anlamı manası, kaide osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte kaide hakkında bilgi. Arapça kaide ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada kaide anlamı

Kamus-i Osmani - قاعده kaide ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

kaide ~ قاعده güncel sözlüklerde anlamı:

KAiDE ::: Esas. Temel. Düstur. Nizam. Yol. Ayaklık. * Dip taraf. * Bir şeyin meydana gelmesine şart ve düstur olan husus. * Bir ilim ve fennin düsturlarından her biri. * Fık: Hayızdan ve çocuktan kesilmiş kadın.

kaide ::: ("ka" uzun okunur. al i. c. : kavâid) : 1) esas, temel. 2) usul, nizam, yol, * kural. 3) geo. taban. 4) ayaklık. 5) bot yaprakların köke bitiştiği yer.

kaide-i külliye ::: ("ka" uzun okunur.) : açık, sarih olan hükümler. [meselâ : "berâet-i zimmet asıldır"] , gibi.

kaide-i rabt ::: ("ka" uzun okunur) : bağlama kaidesi [cümleleri]

kaide ::: kural.

Kaide :::


  1. Kural
    Örnek: Onları sıkmamak için bahçeyi terk etmek zarafetin en sade kaidelerindendi. H. Z. Uşaklıgil

  2. Bir şeyin yere dayanan bölümü veya bir şeyin üzerine oturtulduğu nesne, ayaklık, duraç, taban, ayaklık

  3. Kalça.

  4. kural.

kāide ::: taban

kâide ::: kural , temel , esas , düstur , nizam , ayaklık

kâide ::: ‬kural

kâide ::: temel

kâide ::: esas

kaide ::: (

Kaide ::: Kural; usul; ilke; prensip; esas; temel;yol; taban; ayaklık

Kaide ::: Kural; usul; ilke; prensip; esas; temel;yol; taban; ayaklık

kaide ::: düstur, kalça, kural, taban

kaide :::

kural; usul; ilke; prensip; esas; temel;yol; taban; ayaklık

KAİDE :::

Esas. Temel. Düstur. Nizam. Yol. Ayaklık. * Dip taraf. * Bir şeyin meydana gelmesine şart ve düstur olan husus. * Bir ilim ve fennin düsturlarından her biri. * Fık: Hayızdan ve çocuktan kesilmiş kadın