karin ~ قرین
Kamus-ı Osmani - karin ~ قرین maddesi. Sayfa: 215 - Sira: 2
karin - قرین
[ء] یاقين : (قرين احتمال ، قرين تحسين ، قرين قبول) آرقداش ، فريق ، همدم حكمدارانك یاقينلرنده بولنان معيت مأمورلرندن هر بری ، مابينجی : (قرين اول ، قرين ثانی) جمعی اولان (قرنا) اكثریا بو معناده قوللانيلير . (سرقرين ، سرقرنا) = باش مابينجی .
Kamus-u Osmani karin maddesi. osmanlıcada karin ne demek, karin anlamı manası, karin osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte karin hakkında bilgi. Arapça karin ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada karin anlamı
Kamus-i Osmani - قرین karin ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..
karin ~ قرین güncel sözlüklerde anlamı:
KARiN ::: Yakın. Hısım. Akraba. * Arkadaş. Yaşı aynı olan arkadaş. Refik. Komşu. * Bir şeyi elde eden, nâil olan. * Pâdişahın daimi surette yakınında bulunan. Mâbeynci.
KARiN ::: Kılıcı ve oku olan. * Hacla umreyi birlikte yapan.
Karin ::: (a. s. c. : kurenâ) : 1) yakın, (bkz. : karîb). 2) bir şeye sahip olan, bir şeye nail olan. 3) hısım, komşu, arkadaş gibi yakın olanlardan her biri. 4) pâdişâhın dâimi surette yakınında bulunan, mabeyinci. Ser-karîn : baş mabeyinci.
karîn-i evvel ::: baş mabeyinci.
karîn-i re'y-i sâib ::: isabetli, düşünceye uygun.
karîn-i sâni ::: ikinci mabeyinci, karine (a. i. c. : karâin) : karışık bir iş veya mes'elenin anlaşılmasına, çözülmesine yarıyan hal, ipucu, (bkz. : emare).
karîne-i katla ::: ("ka" uzun okunur) : huk. lâyık olan dereceye varan emare : [birinin, elinde kanlı bir bıçakla bir evden çıktığı sırada, o evde henüz öldürülmüş biri görülünce, evden çıkan kimsenin, ölenin katili olduğuna hükmetmek gibi]
karîne-i katıa-i kanûniyye ::: huk. hükmün sebeplerinden olan yemin, şahitlik. v. s.
karîne-i kâtıa-i takdîrivye ::: bir tüccarın, ticâreti meslek edinip, devamlı olarak bu işle meşgul olması gibi.
karîn ::: yan yana, yakın.
karîn ::: yakın
kârin ::: yakın
karin ::: yakın
karin ::: eş dost
KARİN :::