kazae ~ قضاء
Kamus-ı Osmani - kazae ~ قضاء maddesi. Sayfa: 217 - Sira: 4


kazae - قضاء
[ء] مقدرات الهیهنك ساحهٔ ظهوره كلمسی ، حكم قدر . تفصيلاتی كتب كلامیهده مندرجدر. بعضا (قدر) مقامنده قوللانيلير : (قضاء وقدر) قدر) قاضيلك ، حاكملك : (خدمت قضاء ، منصب قضاء) امر ايله ثابت
اولان شیئك مثلنی تسليم وادا ايتمك ، اوده مك : (قضای صلات ، قضای صلات ، قضای دين ، قضای حاجت) ادارهٔ امور ملكیه تقسيماتنجه اوچنجی مرتبهده بولنان وقائممقام دينيلن ماموره تفویض قيلنان محل : (بكقوز قضاسی ، قرتال قضاسی) . اوائلده قاضيلر معرفتلريله اداره اولنمش اولمسی سبب تسمیهدر . كورنمهین ، بيلنمهین یعنی قصدا وقوع بولمایوب خطادن ايلری كلن حال ، تهلكه : (اجل قضا ، جناب الله جملهیی قضادن بلادن صاقلاسون) ، (از قضا) =تصادفی اولهرق ، كورنمز بيلنمز بر حالدن (قضارا) = قصدا اولمیوب خطا اولهرق . (قضازده) = قضایهاوغرامش ، (قضاء ) = قصدا اولمایوب خطا صورتيله ديمكدر .
Kamus-u Osmani kazae maddesi. osmanlıcada kazae ne demek, kazae anlamı manası, kazae osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte kazae hakkında bilgi. Arapça kazae ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada kazae anlamı
Kamus-i Osmani - قضاء kazae ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..
kazae ~ قضاء güncel sözlüklerde anlamı:
Kaza ::: (o. i.) : 1) olacağı ezelden Cenâb-ı Hak tarafından takdir olunan şeylerin vukua gelmesi. 2) dâvaları görme işi, hüküm, hüküm verme; kadı'nın hükmü, kadılık vazifesi, bir kadı'nin idaresi altında bulunan yer. Silk-i kaza : kadılık yolu, mesleği. 3) istemeden yapılan ve elden çıkan kötü iş, zararlı iş. Ecel-i kaza : bir kaza neticesinde olan ölüm. 4) vaktinde kılınmıyan namaz, tutulmıyan oruç borcunu usul ve kaidesine göre sonradan ödeme. Ez-kazâ : kaza olarak, kaza suretiyle; şayet, olursa, (bkz. : kazaen, kazârâ). 5) (c. kazâhâ) kaymakamlık, * ilce. Tahl-ı kaza : bir kadı'nın idaresi altında olan.
kazâ-i hacet ::: aptes bozma. 6) tehlike. 7) hâdise, vukuat.
Kaza vû kader ::: alın yazısı, (bkz. : kader-i ilâhî).
kazâ-i fi'lî ::: huk. [eskiden] * yargıcın yetîmin malını satması gibi fîlen olan hüküm.
kazâ-i ilzam ::: huk. * yargıcın : "hükmettim, iddia olunan şeyi ver!" demesi gibi sözlerle mahkû-mün-aleyhi ilzam etmesi.
kazâ-i Icavlî ::: huk. [eskiden] "hükmettim, ilzâmettim" demek gibi söz ile olan hüküm.
kazâ-i terk ::: huk. * yargıcın : "hakkın yoktur, münazaadan memnusun" gibi sözlerle davacıyı münazaadan menetmesi.
kazaen ::: (a. zf.) : kazai olarak, kaza suretiyle, bilmiyerek, yanlışlıkla elden çıkarak, (bkz. : ez kaza, kazârâ).
kazaen ::: (a. zf.) kazai olarak, kaza suretiyle, bilmiyerek, yanlışlıkla elden çıkarak, (bkz. : ez kaza, kazârâ).