neşr ~ نشر
Kamus-ı Osmani - neşr ~ نشر maddesi. Sayfa: 581 - Sira: 10

neşr - نشر
[ء] یایمق ، طاغتمق : (نشر رایحه ، نشر اوراق ) شایع قيلمق ، بيلديرمك : (نشر حوادث ، نشر علوم) ديرلمك ، حیات بولمق : (حشر ونشر) . (لف ونشر) = عبارهده كلماتی ترتیب اوزره درج ايتمك . جمعی (نشور) در. (نشری) = نشره منسوب ، شایع قيلنهجق وقيلنان شی . بو قوللانيلماز . فقط بونك جمعی اولان (نشریات) = اكثریا غزته ايله باصيلان شيلر معناسنده قوللانيلير : "نشرایت كمالك عالمه اهل كمال ايسهݣ" "روشندر اشتهار ضیا آفتابده" (هرسكلی حكمت)
Kamus-u Osmani neşr maddesi. osmanlıcada neşr ne demek, neşr anlamı manası, neşr osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte neşr hakkında bilgi. Arapça neşr ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada neşr anlamı
Kamus-i Osmani - نشر neşr ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..
neşr ~ نشر güncel sözlüklerde anlamı:
NEşR ::: Neşretmek, yaymak, bir haberi fâşetmek, herkese duyurmak, şâyi kılmak. * Başıboş cemaat. * Bulutlu günde yel esmek. * İzhar etmek. * Katetmek. * Mecnun veya hastaya duâ yazmak veya okumak.
neşr ::: (a. i. c. : nüşûr) : 1) yayma, dağıtma, saçma, açma. 2) herkese duyurma, (bkz : işâa). 3) gazeteye yazma, yazdırma. 4) kıyamette bütün insanların dirilmesi. Yevm-ün-neşr : herkesin dirileceği kıyamet günü.
neşr ::: yayma, dağıtma, ölülerin mahşerde dirilip toplanmasından so a yayılması.
NEşR ::: Resûlullah efendimizin; kabir ve kıyâmet hâllerinden, haşrdan (ölülerin kabirlerinden kalktıktan sonra, Arasât meydanında toplanmasından) ve neşrden, Cennet'ten ve Cehennem'den haber verdiği şeylerin hepsi doğrudur. Âhirete (öldükten sonraki âleme) inanmak, Allahü teâlâya inanmak gibi, îmânın şartıdır. Âhireti inkâr edenin, Allahü teâlâyı inkâr etmiş gibi îmânı gider. (Ahmed Fârûkî)
Bütün peygamberlerin dinlerinin aslı, temeli birdir. Başka başka değildir. Hep aynı şeyi söylemişlerdir. Allahü teâlânın zâtı ve sıfatları, haşr (mezardan kalkınca, Arasât meydanında toplanmak) ve neşr, peygamberler ve melek gönderilmesi ve melekle kitâb gönderilmesi, Cennet'in sonsuz nîmetleri ve Cehennem'in sonsuz azâbları ile ilgili söyledikleri hep aynıdır. Sözleri birbirine uygundur. (Ahmed Fârûkî)
2.Yayma, dağıtma.
Bir kimseden iyilik gören, onu neşretsin. Böyle yaparsa şükrânda bulunmuş olur. Aksine gizlemeğe çalışırsa, nankörlük etmiş olur. (Hadîs-i şerîf-Edeb-üd-Dünyâ ved-Dîn)
Bid'atler (dinde sonradan çıkan yenilikler) yayılıp, sünnetler terk edildiği zamanda, İslâm ilimlerinin tahsîli (öğrenilmesi) ve neşri, en mühim işlerdendir ve Muhammed aleyhisselâmın sünnetini (dînini) yaymak en önemli maksaddandır. (Muhammed Ma'sûm)
Ortaçağda Endülüs'te ortaya çıkan parlak medeniyyet, Endülüs'ün dışına taşarak, Avrupa'ya yayıldı. Endülüs'teki medeniyyeti gören kâbiliyetli bâzı Avrupalılar ortaya çıktı. İslâm âlimlerinin kitâblarını, Avrupa lisanlarına tercüme ettiler. Bunların tercüme ederek neşr ettikleri kitablar sâyesinde, Avrupa halkı cehâlet (bilgisizlik) uykusundan uyanmağa başladı. (Harputlu İshâk Efendi)
neşir ::: yayma
neşr ::: yayma , yayınlama , yaymak
neşr ::: yayma
neşr ::: yayınlama
neşr ::: yayınlanma
neşr ::: (a. i. c. : nüşûr) 1) yayma, dağıtma, saçma, açma. 2) herkese duyurma, (bkz : işâa). 3) gazeteye yazma, yazdırma. 4) kıyamette bütün insanların dirilmesi. Yevm-ün-neşr : herkesin dirileceği kıyamet günü.
NEŞR :::