vakıa ~ واقعه
Kamus-ı Osmani - vakıa ~ واقعه maddesi. Sayfa: 617 - Sira: 2

vakıa - واقعه
[ء] رؤیا ، دوش : (واقعهمده كورديكم شيلری اونوتیورم) ماده ، باشه كلن مصيبت ، مشقت . جمعی (واقعات) "اوكيجه واقعهده كوردی رسول" "تاسر اپردهسنه ايتسی نزول" (خاقانی) "بر واقعهدر بو قلبه عائد" "اولماز صانيرم بیانی زائد" (ناجی) "خبرك یوق می واقعاتمدن" (وله)
Kamus-u Osmani vakıa maddesi. osmanlıcada vakıa ne demek, vakıa anlamı manası, vakıa osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte vakıa hakkında bilgi. Arapça vakıa ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada vakıa anlamı
Kamus-i Osmani - واقعه vakıa ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..
vakıa ~ واقعه güncel sözlüklerde anlamı:
vâkıâ ::: (a. zf.) : gerçek, gerçi, her nekadar. (bkz. : fi-l-vâki').
vakıa ::: (a. i. c. : vâkıât) : 1) vuku' bulmuş, olmuş bir iş, gerçek. 2) rü'yâ, düş. 3) cenk, savaş.
vâkıa-i erd-şîr-i ceng ::: cenk erinin, kükremiş cenk arslanının başına gelen hal. 4) hâdise, musîbet.
vâkıa-ı şâh-ı şîr-ceng ::: arslan gibi döğüşen pâdişâhın vakıası, onun başına gelen hal, ölümü.
vakıa ::: olmuş, var olan.
Vakıa :::
- Olgu.
Örnek: Vakıa, bunlardan bir kısmını unutmamıştım. H. F. Ozansoy - (va:'kıa) Gerçi, her ne kadar ... ise de
vâkıâ ::: olay , hadise , gerçek
vâkıa ::: olay
vâkıa ::: gerçek
vakıa ::: Olay, gerçek, olgu. Vuku': Düşüş. Başa gelen, çatan büyük iş.
vâkıâ ::: (a. zf.) gerçek, gerçi, her nekadar. (bkz. : fi-l-vâki').
vakıa ::: gerçi, olay, olgu