Çağdaş Sözlük

İhsan ~ احسان

Kamus-ı Osmani - İhsan ~ احسان maddesi. Sayfa: 253 - Sira: 3

İhsan - احسان

[ء] عربيده ايیلك ايتمك، ایی وكوزل یاپمق، یاخود ایی بيلمك معنالرينه‌در. لسانمزده بو معنالری معتبر دكلدر. یالكز حسن معامله واییلك ايتمك معناسنده نادرا قوللانيلير. مثلا نحيفی‌نك شو: "ايلرم احسان اسائت ايدنه" "سرفدا حقه اطاعت ايدنه" بیتنده كورلديكی وجه‌ايله استعمالی زمانمزده مهجور حكمنده‌در. لسانمزده الیوم معانیٔ آتیه‌ده قوللانيلير. عطیه‌ وبخشش صورتيله ويرمك، ويرلمك: غایتله كوزل بر ساعت احسان ايتدی . اویله برناديده باستونك احسانی . بخشش ، عطیه : احسان شاهانه ، مكاتب عمومیه طلبه‌سی ايچون كوندريلن احسان شاهانه‌نك توزیعی. مروت، حسن عمل ، لطف: احسان ايدݣز. "بندهٔ شهوت ايچون یوقدر خلاص" "اولسه مولادن مكر احسان خاص" (نحيفی) "مردم چشممی احسان ايله‌ قارون ايتدك" (فضولی)

"هر شعر ويرشده شاه ذی شان" "هم رتبه ويرردی همده احسان" (لا) "اشته بو سببله‌دركه شاهان" "ايتمش شعریی غرق احسان" (مقدمه) "فيض احسانی مؤثر اوقدر عالمه كيم" "هر كدا مشربی بر حاتم دوران ايلر" (جوری) "آردينه دوشدمی ديدی لطف ايت یكيت" "ايتديكك احسانی اتمام ايتده كيت" (وحيد) "جر ايچون آجدقده كف افتقار" "اول كشی احسان ايدوب ايتدی فرار" (وله) "ديللرندن سيم وزر اكسيك دكل" "اللرندن كلمز احسان ايله‌مك" (ادرنه‌لی علمی) "اول شوخ دريغ ايتمز ايدی نقد وصالن" "خواهشكر احسانی همان بربن اولایدم" (نابی) "احسان خدایه مانع اولمه" (كمال)

Kamus-u Osmani İhsan maddesi. osmanlıcada İhsan ne demek, İhsan anlamı manası, İhsan osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte İhsan hakkında bilgi. Arapça İhsan ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada İhsan anlamı

Kamus-i Osmani - احسان İhsan ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

İhsan ~ احسان güncel sözlüklerde anlamı:

iHSAN ::: İyilik, lütuf, bağışlamak. * Sahilik etmek, cömertlik yapmak. * Allah'ı görür gibi ibadet etmek. * Güzel bilmek. Güzel eylemek.

iHSAN ::: (Hısn. dan) Sağlamlaştırmak. Tahkim etmek. * Zevcesini nâmahremden korumak. Kadın kendisini haramdan sakınmak. * Ehl-i azamet olmak.

ihsan ::: (a. i. hısn'dan.) : bir yeri sağlamlaştırma.

ihsan ::: (a. i. hasen'den. c. : ihsânât) : 1) iyilik etme. 2) bağış, bağışlama. 3) verilen, bağışlanan şey. (bkz. : atiyye). 4) lütuf, iyilik. El-ihsânü bi-t-temâm : bir şey verilince tam verilmeli; bir iyilik edilince tam edilmeli.

ihsan ale-l-ihsân ::: ihsan üstüne ihsan, katmerli bağış. 5) erkek ve kadın adı.

ihsan ::: güzelce verme, iyilik.

iHSaN ::: Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki:

İhsân edenlere elbette rahmetim çok yakındır. (A'râf sûresi: 55)

İnsanlara, analarına - babalarına ihsân etmelerini söyledik. (Ahkâf sûresi: 15)

İhsânın karşılığı ancak ihsândır. (Rahmân sûresi: 60)

Ananıza-babanıza ihsân ederseniz, çocuklarınız da size ihsân eder. Din kardeşinin özrünü kabûl etmeyen, Kevser havzından içmeyecektir. (Hadîs-i şerîf-Berîka)

Resûl-i ekremin o kadar iyilikleri, o kadar ihsânları vardır ki, Rum imparatorları, İran şahları, o kadar ihsân yapamazlardı. Fakat kendisi sıkıntı ile yaşamağı severdi. (İmâm-ı Rabbânî)

İhsân her yerde övülmeye değer. Bilhassa akrabâya ve komşulara olunca daha iyidir. (İmâm-ı Rabbânî)

Hamd olsun, nîmetleri bol Allah'a,
Önce, varlık nîmeti verdi bana!
İhsânlarını saymaya güç yetmez,
Güç de, her üstünlük de lâyık O'na!

(M. Sıddîk bin Saîd)

2. Allahü teâlâyı görür gibi ibâdet etmek.

İhsân, Allahü teâlâya O'nu görür gibi ibâdet etmendir. Sen O'nu görmüyor isen de, O seni hep görmektedir. (Hadîs-i şerîf-Buhârî, Müslim)

iHSaN ::: Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki:

İhsân edenlere elbette rahmetim çok yakındır. (A'râf sûresi: 55)

İnsanlara, analarına - babalarına ihsân etmelerini söyledik. (Ahkâf sûresi: 15)

İhsânın karşılığı ancak ihsândır. (Rahmân sûresi: 60)

Ananıza-babanıza ihsân ederseniz, çocuklarınız da size ihsân eder. Din kardeşinin özrünü kabûl etmeyen, Kevser havzından içmeyecektir. (Hadîs-i şerîf-Berîka)

Resûl-i ekremin o kadar iyilikleri, o kadar ihsânları vardır ki, Rum imparatorları, İran şahları, o kadar ihsân yapamazlardı. Fakat kendisi sıkıntı ile yaşamağı severdi. (İmâm-ı Rabbânî)

İhsân her yerde övülmeye değer. Bilhassa akrabâya ve komşulara olunca daha iyidir. (İmâm-ı Rabbânî)

Hamd olsun, nîmetleri bol Allah'a,
Önce, varlık nîmeti verdi bana!
İhsânlarını saymaya güç yetmez,
Güç de, her üstünlük de lâyık O'na!

(M. Sıddîk bin Saîd)

2. Allahü teâlâyı görür gibi ibâdet etmek.

İhsân, Allahü teâlâya O'nu görür gibi ibâdet etmendir. Sen O'nu görmüyor isen de, O seni hep görmektedir. (Hadîs-i şerîf-Buhârî, Müslim)

İhsan :::


  1. İyilik etme, iyi davranma.

  2. Bağışlama, bağışta bulunma.

  3. Bağışlanan şey, kayra, lütuf, inayet, atıfet
    Örnek: Bu paşanın parmaklarını yakan ilk ihsan kesesi oldu. H. E. Adıvar

  4. Karşılık beklemeden yapılan yardım, iyilik.

ihsân ::: iyilik , bağış , lütuf

ihsân ::: ‬bağış

ihsân ::: iyilik

ihsan ::: (a. i. hısn'dan.) bir yeri sağlamlaştırma.

ihsan ::: armağan, lütuf, nimet

İHSAN :::

İyilik, lütuf, bağışlamak. * Sahilik etmek, cömertlik yapmak. * Allah'ı görür gibi ibadet etmek. * Güzel bilmek. Güzel eylemek