idrak ~ ادراك
Kamus-ı Osmani - idrak ~ ادراك maddesi. Sayfa: 271 - Sira: 4
idrak - ادراك
[ء] آݣلامق، آݣلاشلمق: حقایق احوالی ادراك ايتمكدن عاجزدر یتشمك، ايرشمك: [ادراكيله مشرف اولديغم شو زمان مسرت آكينده ، وقت سعادته ادراك ايله بختیار اولان اخیار امتدندر.] بر شی كمالنی بولمق ، بر شیئك موسمی حلول ايدوب چاغییتمك: [محصولاتك
Kamus-u Osmani idrak maddesi. osmanlıcada idrak ne demek, idrak anlamı manası, idrak osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte idrak hakkında bilgi. Arapça idrak ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada idrak anlamı
Kamus-i Osmani - ادراك idrak ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..
idrak ~ ادراك güncel sözlüklerde anlamı:
iDRAK ::: Anlayış. Kavrayış. Akıl erdirmek. Fehim. Yetiştirmek.(Maalesef insanlar teâvün sırrını idrak edememişler, hiç olmazsa taşlar arasındaki yardım vaziyetinden ders alsınlar! İ.İ.)
idrâk ::: (a. i. derk'den. c. : idrâkât) : 1) anlayış, akıl erdirme. 2) yetişme, erişme. 3) olgunlaşma. 4) fels. *algı.
idrâk-ı dakîk ::: fels. ince idrâk, * tamalgı.
idrâk ::: kavrayış.
iDRaK ::: Kur'ân-ı kerîmde, meâlen buyruldu ki:
O'nu (Allahü teâlâyı) gözler (dünyâda) idrâk edemez. O ise, gözleri bilir anlar. O, ihsân sâhibi bilicidir. (En'âm sûresi: 103)
İnsanı hayvandan ayıran, ilim ve idrâktir (Hâdimî)
İnsanların hâlet-i rûhiyeleri (rûhî durumları) farklı oduklarından, idrâk ve fehmleri (anlamaları) da farklı olmaktadır. (İmâm-ı Gazâlî)
Şükür, şükürden âciz kalındığını idrâk etmektir. (Ebû Osman Mağribî)
Allahü teâlânın zâtı idrâk edilemez. Dünyâ yurdunda gözle görülmez. Kalb, O'nun varlığını tastîk eder. Âhirette gözler O'nu görecektir. İnsanlar, Allahü teâlâyı âyet ve delîllerle bilmektedir. Kalbler O'nu tanır, fakat akıllar O'nu idrâk edemez. (Sehl bin Abdullah)
iDRaK ::: Kur'ân-ı kerîmde, meâlen buyruldu ki:
O'nu (Allahü teâlâyı) gözler (dünyâda) idrâk edemez. O ise, gözleri bilir anlar. O, ihsân sâhibi bilicidir. (En'âm sûresi: 103)
İnsanı hayvandan ayıran, ilim ve idrâktir (Hâdimî)
İnsanların hâlet-i rûhiyeleri (rûhî durumları) farklı oduklarından, idrâk ve fehmleri (anlamaları) da farklı olmaktadır. (İmâm-ı Gazâlî)
Şükür, şükürden âciz kalındığını idrâk etmektir. (Ebû Osman Mağribî)
Allahü teâlânın zâtı idrâk edilemez. Dünyâ yurdunda gözle görülmez. Kalb, O'nun varlığını tastîk eder. Âhirette gözler O'nu görecektir. İnsanlar, Allahü teâlâyı âyet ve delîllerle bilmektedir. Kalbler O'nu tanır, fakat akıllar O'nu idrâk edemez. (Sehl bin Abdullah)
İdrak :::
- Anlama yeteneği, anlayış, akıl erdirme
Örnek: Kişilik idraklerle doğar, diyenler de var. Ç. Altan - Erişme, ulaşma.
- Algı.
- Dış dünyanın uyarısı ile meydana gelen fiziksel duygunun zihinsel yorumu.
idrâk ::: anlayış , kavrayış , iyice anlama , kavrama , anlama
idrâk ::: kavrama
idrâk ::: anlama
idrâk ::: erişme
idrak ::: dimağ
İDRAK :::