saat ~ ساعت
Kamus-ı Osmani - saat ~ ساعت maddesi. Sayfa: 8 - Sira: 8
saat - ساعت
[ء] وقتی بيلديرن آلت معروفه : (جيب ساعتی ، قویون ساعتی ، چالار ساعت ، ديوار ساعتی . آصمه ساعت ) بر كونك اون ايكیده برجزئنه اطلاق اولنوركه بر ساعت التمش دقيقهدن عبارتدر. وقت حاضر ، زمان جاری . بو معنالرده جمعی (ساعات) در . قیامت : (اشراط ساعت . قیام ساعت ) .
Kamus-u Osmani saat maddesi. osmanlıcada saat ne demek, saat anlamı manası, saat osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte saat hakkında bilgi. Arapça saat ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada saat anlamı
Kamus-i Osmani - ساعت saat ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..
saat ~ ساعت güncel sözlüklerde anlamı:
SAAT ::: Bir günün yirmi dörtte biri, saat. Zaman, vakit. Muayyen, belli bir vakit. Altmış dakikalık zaman. * Kıyâmet.
SAAT ::: Saatler. Vakitler.
sâat ::: (a. i. c. : sâât) : 1) saat. 2) vakit, zaman 3) muayyen vakit. 4) kıyamet. Eşrât-ı sâat : kıyamet alâmetleri. Eşref-i sâat : uğurlu zaman.
sâat-i hakikî ::: astr. Güneş'ten irtifa alınmak suretiyle bulunan saat ki, bu, ölçünün yapıldığı mahallin hakikî saatidir.
sâat-i muhtar ::: uğurlu vakit.
sâat-i nücûmî ::: astr. bir yıldızın i'tidâl-i rebîî noktasından veya mahallin nısf-ün-nehâr'ından (meridiyen) arka arkaya iki geçişi arasındaki zamanın 24 de biri : (cideral time).
sâat-i vasati ::: astr. hakîkî Güneş'e tabî olmamak üzere muntazam hareket ettiği tasavvur olunan mevhum bir güneşin, mahallin nısf-ün-nehâr'ından (meridiyen) arka arkaya iki -defa geçişi arasındaki zamanın 24 de biri. (mean time).
saat zaviyesi ::: astr. her hangi bir yıldızın saat zaviyesi, o yıldızın mürûr-i ulyâ'dan nısf-ün-nehar (meridiyen) dâiresine kadar hareketi sırasında meydana gelen açının saat cinsinden ifadesidir. (1 saat 15 derecedir) (bkz. : mürûr-i ulyâ).
sâât ::: (a. i. sâat'in c.) : saatler.
SaAT ::: Gecenin on iki kısmından bir kısmını (bir saat kadar) ihyâ etmek (ibâdetle geçirmek), bütün geceyi ihyâ etmek olur. Yaz ve kış geceleri için hep böyledir. (İmâm-ı Nevevî)
Fıkıh kitablarında saat demek, bir miktâr zaman demektir. (Mahmûd bin Muhammed Buhârî)
İkindi namazından sonra öyle bir saat vardır ki, o vakitte, amellerin en iyisine yapışmak gerektir. O saatte amellerin en iyisi muhâsebedir. Muhâsebe; gece ve gündüzün bütün saatleri içinde, insanın yaptıklarını gözden geçirmesi, ibâdet ve günâhtan payına düşenleri ayıklaması, iyiliklerine şükr, kötülüklerine tövbe, istiğfâr etmesidir. (Ali bin Hüseyin)
2. Kıyâmet.
Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:
Bilakis sâat onlara asıl vâd edilendir ve o sâat cidden çok zor ve acıdır. (Kamer sûresi: 46)
Sana sâatten onun ne zaman gelip çatacağından soruyorlar. De ki: Onun ilmi ancak Rabbimin katındadır. Onun vaktini O'ndan başkası açıklayamaz. O göklere de yere de ağır gelmiştir. O size ansızın gelecektir. (A'râf sûresi: 187)
Saat :::
- Bir günlük sürenin yirmi dörtte birine eşit, altmış dakikalık zaman dilimi, zaman parçası
Örnek: Karabalçıklı çiftliği kasabadan sıkı yürüyüşlerle bir saat çeker. R. N. Güntekin - Vakit, zaman
Örnek: Oyuncular meyus olmayarak gene saati geldiği vakit perdelerini açtılar. M. Ş. Esendal - Bir işin yapıldığı belli bir zaman.
- Günün hangi saati olduğunu gösteren alet
Örnek: Kolundaki krom saate göz attı. R. H. Karay - Sayaç.
saat ::: saat , zaman , kıyamet
sâât ::: (a. i. sâat'in c.) saatler.
sâat ::: saat
saat ::: sayaç, vakit, zaman
SAAT :::