Çağdaş Sözlük

talib ~ طالب

Kamus-ı Osmani - talib ~ طالب maddesi. Sayfa: 115 - Sira: 2

talib - طالب

[ء]طلب ايديجی ، ايسته‌یيجی : (طالب علم ، طالب هنر ، طالب رزق) جمعی (طالبون ،طالبين) بونك مؤنثی اولان (طالبه) = اكثریا مكتبنده تحصيل علم وهنر ايتمكده بولنان قيز معناسنده قوللانيلير . جمعی (طالبات) در. "بن سنك آب هیات لبكك تشنه‌سی‌یم" "طالب چشمهٔ حیوان ايسه‌م انسان دكلم" (عونی)

Kamus-u Osmani talib maddesi. osmanlıcada talib ne demek, talib anlamı manası, talib osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte talib hakkında bilgi. Arapça talib ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada talib anlamı

Kamus-i Osmani - طالب talib ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

talib ~ طالب güncel sözlüklerde anlamı:

TALiB ::: (C.: Tulleb-Tullâb-Talebe) İsteyen, istekli. * Talebe, öğrenci.

tâlib ::: (a. s. c. : tullâb, tulleb, talebe) : 1) istiyen, istekli, (bkz. : hâhiş-ger). 2) i. öğrenci, [müen. talibe]

tâlib ::: isteyen, istekli.

TaLiB ::: Yetişmiş ve yetiştirebilen bir rehberden ders alan talebe, öğrenci.

Tâlib sâdık olunca, zikr ve teveccüh olmasa dahi yalnız ihlâsı ve muhabbeti ile ilerler. (Muhammed Ma'sûm)

Tâlib, niyyeti ve işleri, ne kadar hâlis ve iyi olsa da, kendini kusurlu ve kabahatli bilmelidir. Tasavvuf yolunda ele geçen nîmetlere, hâllere, zevklere güvenmemeli, ne kadar doğru ve şerîate uygun olsalar da, bunlara özenmemelidir. (Muhammed Bâki-billâh)

Tâlib, kâmil ve mükemmil olan (yâni yetişmiş ve yetiştirebilen) bir rehberi ele geçirebilirse, bütün arzûları, istekleri, onun eline bırakmalı, ölü yıkayıcının elinde teneşirdeki meyyit (ölü) gibi olmalıdır. (İmâm-ı Rabbânî)

Tâlib, sâdık olmalıdır. Sözünün eri olan tâlibin sol omuzundaki melek, yirmi sene içinde yazacak bir şey bulamaz. (Hâce Ubeydullah-ı Ahrâr)

Tâliblerin üç husûsa dikkat etmeleri lâzımdır: 1) Her ne kadar kendisinden evliyânın yanında makbul bir amel dahi meydana gelse yine kendisine enâniyyet (benlik) varlık gelmeyip, kendisini kusurlu görmeli, hizmet etmeye çalışmalı. 2) Her ne kadar kendinden red olunacak bir amel meydana gelse, ümitsiz olmayıp gönlünü muhâfaza etmeli. 3) Her ne buyurulursa, hizmeti yerine getirmeye candan gayretle çalışmalı, maksada kavuşmaya bakmalıdır. (Mevlânâ Abdülazîz Buhârî)

tālib ::: istekli

tâlib ::: istekli , isteyen , talebe , öğrenci

tâlib ::: ‬istekli

tâlib ::: (a. s. c. : tullâb, tulleb, talebe) 1) istiyen, istekli, (bkz. : hâhiş-ger). 2) i. öğrenci, [müen. talibe]

TALİB :::

(C.: Tulleb-Tullâb-Talebe) İsteyen, istekli. * Talebe, öğrenci