Çağdaş Sözlük

fark ~ فرق

Kamus-ı Osmani - fark ~ فرق maddesi. Sayfa: 185 - Sira: 8

fark - فرق

[ء] باشك تپه‌سی ، باشده صاچك آرالقلری : "فرق ضعفاده ظل حقسين" "سلطانلغه حق بيلير احقسين" (معلم ناجی)

Kamus-u Osmani fark maddesi. osmanlıcada fark ne demek, fark anlamı manası, fark osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte fark hakkında bilgi. Arapça fark ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada fark anlamı

Kamus-i Osmani - فرق fark ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

fark ~ فرق güncel sözlüklerde anlamı:

FARK ::: Ayrılık, başkalık. Ayırma, ayrılma, seçilme, * Başın tepesi, baştaki saçın ikiye ayrıldığı yer.

fark ::: (a. i. c. : furûk) : 1) ayrılık, başkalık; iki veya daha çok şey arasındaki ayrılık. 2) ayırma, ayrılma, seçilme.

fark-ı cem' ::: merâtipte zuhur itibariyle vahidin teksîri.

fark-ı fahiş ::: çok aykırı fark. 3) başın tepesi; baştaki saçın ikiye ayrıldığı yer.

fark-ı tâmm ::: tas. dünyâ alâkalarını tamâmiyle terkederek ehâdiyyet dergâhına tam bir teveccühle istiğrak haleti.

firak ::: (a. i. fırka'nın c.) : 1) tümenler, alaylar, bölükler. 2) partiler. 3) cennetler; takımlar, kalabalıklar; ehl-i sünnet ve cemâattten ayrılan mezhepler.

fırak-ı dâlle ::: dalâlete düşmüş, sapıtmış, îman etmiyen fırkalar.

fırak-ı siyâsiyye ::: siyâset, politika partileri.

fark ::: ayrılık, başkalık.

FARK ::: Fark makâmında olanın rahatlık ve huzûru kullukta, lezzeti tâatte yâni ibâdettedir. Cem' makâmı sekirdir (muhabbet sarhoşluğudur). Fark makâmı, sahv (uyanıklık) olup, buraya kavuşunca ârif hakîki İslâm'la şereflenip, insanları doğru yola kavuşturmaya ve terbiye etmeye lâyık olur. (İmâm-ı Rabbânî)

FARK ::: Fark makâmında olanın rahatlık ve huzûru kullukta, lezzeti tâatte yâni ibâdettedir. Cem' makâmı sekirdir (muhabbet sarhoşluğudur). Fark makâmı, sahv (uyanıklık) olup, buraya kavuşunca ârif hakîki İslâm'la şereflenip, insanları doğru yola kavuşturmaya ve terbiye etmeye lâyık olur. (İmâm-ı Rabbânî)

Fark :::


  1. Bir kimse veya nesnenin bir başkasıyla karıştırılmamasını sağlayan ayrılık, benzer şeyleri birbirinden ayıran özellik, başkalık, ayrım, nüans
    Örnek: Aralarında sekiz, on yaş fark bulunmasına rağmen, iki akran gibiydiler. R. N. Güntekin

  2. Ayrım.

  3. Çıkarma işleminin sonucu.

  4. 1. Menkul değerler borsasında piyasa yapıcı tarafından belirlenen alış ve satış fiyatları arasındakifark. 2. Kredi faizlerinde geri ödeme riskine göre belirlenen faizfarkı.

fırâk ::: partiler , bölükler , fırkalar , alaylar

fark ::: ayrılık , ayrıcalık , başkalık

fark ::: ‬ayrıcalık

fark ::: ayrılık

fırak ::: ‬fırkalar

fırak ::: partiler

fırak ::: bölükler

fırak ::: zümreler

fark ::: ayrım, üstelik

FARK :::

Ayrılık, başkalık. Ayırma, ayrılma, seçilme, * Başın tepesi, baştaki saçın ikiye ayrıldığı yer