Çağdaş Sözlük

fasl ~ فصل

Kamus-ı Osmani - fasl ~ فصل maddesi. Sayfa: 188 - Sira: 8

fasl - فصل

[ء] آییرمق ، آییرلمق . (وصل مقابلی) حق وباطل بيننی آییروب حكم ايتمك : (فصل دعوی ، دعوانك فصلی) ذم وغيبت ، آدم چكيشديرمه . بو معنالرده (ايتمك ، ايله‌مك) ماده‌لريله قوللانيلير : (حاكم دعوایی فصل ايتدی ، آدم فصل ايتمكدن باشقه هنری یوق) بر شیئك ديكرلرندن آیری ، باشقه‌اولان قسمی : (كتابك فصل اولی . فصل الفاء ، بر سنه درت فصلدر ، فصل ربيع) مقامات موسيقیه‌دن هر بری : (نهاوند فصلی ، حجازكار فصلی) بو معنالرده جمعی (فصول) در ترك عطف یعنی كلمه‌لر ، تركيبلر ، جمله‌لر آره‌سنده عطف وتشريك اداواتی بولنمامق : (فصل الخطاب) = خطاب فاصل ، ايكی كلام بيننی فصل ايدن (اما بعد ، بعد ذا) كبی سوزلر . (فصل الجسد) = وجودك اویناق یرلری : "كلسون بهار فصلنی سير ايله بلبلك" (لا)

Kamus-u Osmani fasl maddesi. osmanlıcada fasl ne demek, fasl anlamı manası, fasl osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte fasl hakkında bilgi. Arapça fasl ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada fasl anlamı

Kamus-i Osmani - فصل fasl ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

fasl ~ فصل güncel sözlüklerde anlamı:

FASL ::: (Fasıl) İki şey arasındaki ek yeri. Mafsal. * Hak söz. Hak ile bâtılın arasını fark ve temyiz ile olan hüküm ve kaza. (Buna "Faysal" da denir) Halletmek. Ayrılma. Çözme. * Bölüm. * Mevsim. * Aynı makamda çalınan şarkı. * Çocuğu memeden kesmek. * Birini zemmetmek. Gıybet.

fasıl ::: (a. i. c. : fusûl) : 1) (bkz. : fasi). 2) müz. bir bestekârın ayni makamdan bestelediği iki beste. 3) müz. [geniş mânâsiyle] Türk müziğinde klasik bir konser programı.

fasl ::: (a. i. c. : fusûl) : 1) ayrıntı; ayırma, ayrılma; kesme; kesinti; bölüm. 2) halletme, neticelendirme. 3) aleyhte bulunma, adam çekiştirme. 4) bir kitabın başlıca bölüntülerinden her biri. 5) ed. kelimeler, terkipler ve cümleler arasında bağlantı edatı bulunmadan yazı yazma usulü. 6) muz. bir defada çalınan peşrev, şarkı vesâire-nin hepsi, (bkz. : fasıl2. 7) tiyatro oyununun başlıca kısımlarından herbiri. 8) dört mevsimden herbiri,

fasl-ı bahar, fasl-ı rebî ::: bahar mevsimi.

fasl-ı gül ::: gül mevsimi, ilkbahar.

fasl-ı harîf ::: güz mevsimi.

fasl-ı hazân ::: sonbahar, güz.

fasl-ı müşterek ::: geo. * arakesit.

fasl-ı sayf ::: yaz mevsimi.

fasl-ı şitâ ::: kış mevsimi. 9) a) bir bestekârın aynı makamdan bestelediği iki beste île iki semaî; b) geniş mânâsiyle Türk müziğinde klâsik bir konser programı, (bkz. : fasıl2.) 10) iki sathın (* düzey) birleşmesinden meydana gelen çizgi (fasl-ı müşterek). 11) anat. mafsal, vücûdun oynak yerleri.

fasl-ül-eesed ::: anat. vücudun mafsalları, oynak yerleri, (bkz. : fasıl).

fasl ::: bölüm, mevsim.

fâsıl ::: bölüm

fasl ::: mevsim , bölüm

fasl ::: ‬mevsim

fasl ::: bölüm

fasl ::: çözümleme

fasıl ::: (a. i. c. : fusûl) 1) (bkz. : fasi). 2) müz. bir bestekârın ayni makamdan bestelediği iki beste. 3) müz. [geniş mânâsiyle] Türk müziğinde klasik bir konser programı.

FASL :::

(Fasıl) İki şey arasındaki ek yeri. Mafsal. * Hak söz. Hak ile bâtılın arasını fark ve temyiz ile olan hüküm ve kaza. (Buna "Faysal" da denir) Halletmek. Ayrılma. Çözme. * Bölüm. * Mevsim. * Aynı makamda çalınan şarkı. * Çocuğu memeden kesmek. * Birini zemmetmek. Gıybet.