bal ~ بال
Kamus-ı Osmani - bal ~ بال maddesi. Sayfa: 82 - Sira: 7
bal - بال
[ف] قاناد : (بالكشا) = قاناد آچيحی ، اوچان . [شكسته بال] = قانادی قيريق ديمكدر . قول معناسنهده كلير : [قوی بال] = قولی قوتلی . قد وقامت ، بوی معناسنهدر. كردن ، بویون معناسنه اولان [یال] لفظيله برابر (تناسب اندام) مقامنده استعمال اولونور. "دل مجروحمه رحم ايله قالسون دام زلفݣده" "شكسته بال اولان مرغی ايدوب آزادنيلرسين" (شيخ الاسلام بهایی) "یاره طوقونور خدا نكرده" "بالك نه سورورسين اویله یرده" (معلم ناجی)
[بالاحصار] = قلعهنك یوقاريسی یعنی یوكسك اولان ايچ قلعه . [زير وبالا] =آلت واوست . [بالا بوش] = اوسته كييلن لباس "پالطو ، فراجه ، جبه " كبی . [دوبالا] = ايكی اوست ، ايكی قات ،دها یوجه . [بالانشين] = اوستده ، یوقاريده اوطو۰ران . [بالا دست] =الی اوستون ، فائق ، غالب . [بالا دستی ] = ال اوستونلكی ، تفوق ايديش . [بالاور] اوسته قدر طولو بارداق ، قدح ديمكدر قدوقامت ، بوی معناسنهده كلير : [بالای بلند] اوزون بوی ، [بالا بلند] = اوزون بویلی . "نه قدر قدی بلند اولسه اوار" "ینه بالا تر ايدی پيغمبر" (خاقانی) "كيم درك ايدر آنی اوله ذاتنه معلوم" "رمز كتب مدرسهٔ عالم بالا" (روحی) "خوررشيد وش كركدر اولهفيضی كاملك" "بالاتر ايلدكجه فلك قدر وشاننی " (راغب پاشا) "تركی ديلی اول ايدی یكتا" "ايتدی آنی فارسی دوبالا" (مقدمه)
"شاهبازاوج استغنا ايسه ݣده لطف ايدوب " "آشیان وصلته تحريك بال ايتمزمی سين" (عاكف پاشا) "چرخ اعجاز قدر آچمغه بال وپری وار" (جودت پاشا) "قهرمان سلطان سلیمان زال تمز بالنی" (لاادری) "اویال وبال ، اوتمایل ، اوشیوهٔ رفتار" (ندیم) "حدهدن كچمش نزاكت یال وبال اولمش سكا" (وله)
Kamus-u Osmani bal maddesi. osmanlıcada bal ne demek, bal anlamı manası, bal osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte bal hakkında bilgi. Arapça bal ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada bal anlamı
Kamus-i Osmani - بال bal ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..
bal ~ بال güncel sözlüklerde anlamı:
BaL ::: f. Kanat. * Kol, pazu. * Kol, cenah.* Üst, yukarı. * Boybos, endam.
bal ::: bar
Bâl ::: (f. i.) : 1) kanat. Güşâde-bâl : kamdı açmış. 2) kol. (bkz. : cenah). 3) boybos. 4) üst, yukarı, (bkz. : bâlâ).
Bâl ::: (a. i.) : 1) kalb, yürek, gönül; hatır. Fârig-ül-bâl : kaygısız. Ferîh-ül-bâl : gönlü rahat. Hâlis-ül-bâl : yüreği rahat, temiz. Mâ-fil-bâl : murat, istek. Münkesir-ül-bâl : gücenik. Müşev-veş-ül-bâl : niyeti bozuk. Selîm-ül-bâl : temiz yürekli. 2) çok zaman "Kızıldeniz" in Habeş sahillerinde bulunduğu rivayet edilen gayet büyük ve pullu bir balık.
Bal :::
- arılarının bitki ve çiçeklerden topladıkları bal özünden yapıp kovanlarındaki petek gözlerine doldurdukları, rengi beyazdan esmere kadar değişen tatlı, koyu, sıvı madde.
- Olgunlaşmış incirin, dışına sızan tatlısı.
- Ağaçların kabuğundan sızarak pıhtılaşan besi suyu.
- Bal arılarının bitki ve çiçeklerden topladıkları bal özünden yapıp kovanlarındaki petek gözlerine doldurdukları, rengi beyazdan esmere kadar değişen tatlı, koyu, sıvı madde.
bâl ::: kanat , kol
bâl ::: kanat
Bâl ::: (f. i.) 1) kanat. Güşâde-bâl : kamdı açmış. 2) kol. (bkz. : cenah). 3) boybos. 4) üst, yukarı, (bkz. : bâlâ).
Bâl ::: (a. i.) 1) kalb, yürek, gönül; hatır. Fârig-ül-bâl : kaygısız. Ferîh-ül-bâl : gönlü rahat. Hâlis-ül-bâl : yüreği rahat, temiz. Mâ-fil-bâl : murat, istek. Münkesir-ül-bâl : gücenik. Müşev-veş-ül-bâl : niyeti bozuk. Selîm-ül-bâl : temiz yürekli. 2) çok zaman
BÂL :::