ders ~ درس
Kamus-ı Osmani - ders ~ درس maddesi. Sayfa: 362 - Sira: 5
ders - درس
[ء]بر شیٔ اوكرنمك ، بر شی اكرهنلمك اوزره اوقونمق وحفظ واتقان اولنمق : (قرآن درسی ، جغرافیا درسی ، لسان درسی ، درس كتابت،درس قرائت) . (درس ويرمك) = اوقوتمق ، عقل خواجهلغی ايتمككه اغوا ديمكدر . (درس آلمق) = اوقومق ، اوقمغه چاليشوب اوكرنمك . (درس عبرت) = انسانك كوزينی آچهجق ، كوز آچيغلغنی موجب اولهجق شی ؛ اوص پایی . (درس ناظری) = مكتبلرده درسلرك وقت وزمانيله ومعلملری طرفلرندن یوليله اوقونوب اوقونمديغنه وترتيبات سائرهسنه دقت ايتمكله مكلف مأمور . (درس وكالتی) = باب فتواده طلبه علومك بعض امور وخصوصاتنی رؤیتله موظف بر مأموریت . (درسخانه) = مكتب ومدرسهنك تعليم محلی ، درس یری ، (درس عام) = رحله تعليمه كچوب طلبهیه ، عمومه درس ويرمكه
مأذون مدرس . جمعی (دروس ) . "بن كرچه بربيحا صلم شاكرد درس مشكلم" "هم مكتب اهل دلم خلق اولمهدن لوح وقلم" (نفعی)
Kamus-u Osmani ders maddesi. osmanlıcada ders ne demek, ders anlamı manası, ders osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte ders hakkında bilgi. Arapça ders ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada ders anlamı
Kamus-i Osmani - درس ders ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..
ders ~ درس güncel sözlüklerde anlamı:
DERS ::: Tenbih, tâlimat, vazife. Bir şeyi öğrenmek için muallim veya o işi iyi bilen birisinden azar azar alınan vazife. * Akıl.
ders ::: (a. i. c. : dürûs) : 1) bir şeyi öğrenmek için öğretmenden azar azar alınan vazîfe. 2) tenbih, telkin; tâlîmat, direktif. 3) akıl. Sana kim ders verdi : sana kim akıl verdi.
ders-i âmm ::: [evvelce] talebeye, medreseliye ve herkese ders vermiye yetkili bulunan kimse, cami hocası.
ders-i ibret ::: (ibret dersi) : göz açacak şey, us payı.
ders vekâleti ::: [evvelce] Şeyhislâm kapısında, medrese talebesi ve bunların dersleriyle meşgul olan dâire.
Ders :::
- Öğretmenin öğrenciye belirli bir sürede verdiği bilgi
Örnek: Mektepten kaçmıyor, bazı derslerden zevk alıp saatlerce çalıştığım oluyordu. S. F. Abasıyanık - Bu bilgi aktarımı için ayrılan süre.
- Öğrencinin öğrenmek zorunda olduğu bilgi
Örnek: Bir yakınlık kurmak için derslerini soracak oluyordu. N. Cumalı - Bir olayın bellekte bıraktığı öğretici iz, öğüt, ibret
Örnek: En iyisi, kıyının verdiği şu ekoloji dersini uygulamak mı dersiniz? H. Taner - 1- Öğrencilere bir konuyu anlatmak, bir sorunu açıklamak ya da birtakım becerileri kazandırmak için yapılan kısa süreli öğretim. 2- Öğretim süresince ve kimi durumlarda öğretmenin yaptığı açıklamalar, küme tartışmaları ve alıştırmalar yoluyle öğrenilen şey. 3- Belirli bir süre üzerinde çalışılan konu. 4- Öğrencilerin, öğrenmek durumunda bulundukları bilgi, beceri ve anlayışlar.
ders ::: tenbih , talimat , vazife , bir şeyi öğrenmek için muallim veya o işi iyi bilen birisinden azar azar alınan vazife , akıl
ders ::: çimke, ibret, muhazara, öğüt
DERS :::