Ayet ~ آيت
Kamus-ı Osmani - Ayet ~ آيت maddesi. Sayfa: 49 - Sira: 3
Ayet - آيت
[ء] نشانه ، علامت ، اماره قرآن كريمك متصل المعنی بولونان هر پارچهسی : "سخن اولدوركهاوله آیت كبرای سخن" (وهبی) "نكاشته ورق جبههسنده آیت نور" (نابی) "صف صف یازلمش قرآن بلوك بلوك" (عزمی قديم) "ب رمز آیت قاف وبحكمت حم" (ثابت) "عارضی آیت اولای كلام ازلی" (نابی)
Kamus-u Osmani Ayet maddesi. osmanlıcada Ayet ne demek, Ayet anlamı manası, Ayet osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte Ayet hakkında bilgi. Arapça Ayet ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada Ayet anlamı
Kamus-i Osmani - آيت Ayet ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..
Ayet ~ آيت güncel sözlüklerde anlamı:
aYET ::: Eser. * Kimsenin inkâr edemiyeceği açık delil. Nişân. Alâmet. İşaret. * Menzil, mekân. * Kur'ân-ı Kerim'deki her bir cümle. Mânen uyanmağa, intibâha sebeb olan hâdise. (Kur'ân-ı Kerim'de 6666 âyet vardır.)
âyet ::: (a. i. c. : âyât) : 1) Kur'ân'ın her hangi bir cümlesi. 2) alâmet, nişan. âyet-i kerîme : kutsal âyet.
âyet ::: Kurândaki her bir cümle, delil, bellik.
aYET ::: 1- Kur'ân-ı kerîmdeki sûreleri meydana getiren cümle veya cümleciklerden her biri. Çoğulu âyâttır.
Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:
Biz sana apaçık âyetler (helâl ile haramı, doğru ile yanlışı açıklayan) indirdik. Onları fâsıklardan (kâfirlerden) başkası inkâr etmez." (Bekara sûresi: 99)
Kur'ân-ı kerîmde 114 sûre, 6236 âyet vardır. Âyetlerin sayısının 6236'dan az veya daha çok olduğu bildirildi ise de, bu ayrılıklar, büyük bir âyetin, bir kaç küçük âyet sayılmasından veya bir kaç kısa âyetin bir büyük âyet yâhut sûrelerin evvelindeki besmelelerin bir veya ayrı ayrı âyet sayılmasından ileri gelmiştir. (Ebülleys Semerkandî)
Âyet-i kerîmeler kısa ve tam tercüme edilemez. Müfessirler âyet-i kerîmeleri tercüme değil, uzun tefsîr ederek açıklamaya çalışmışlardır. (İbn-i Hacer-i Mekkî)
Âyet-i kerîme yazılı herhangi bir kâğıdın âyet kısmına abdestsiz dokunmamalı, o kâğıdı belden aşağı koymamalıdır. (Hâdimî)
Sübhâne rabbike âyet-i kerîmesini, sübhâne rabbinâ şeklinde değiştirmeden okumak lâzımdır. (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)
2. Allahü teâlânın varlığını, birliğini ve kudretini gösteren alâmet, ibret, işâret.
Allahü teâlâ âyet-i kerîmelerde meâlen buyurdu ki:
Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde insanlara yarar şeyleri, denizde akıtıp taşıyan o gemilerde, Allah'ın semâdan indirdiği suyla ölümünden sonra yeryüzünü diriltmesinde, deprenen her hayvanı orada üretip yaymasında, gökle yer arasında (Allahü teâlânın emrine) boyun eğmiş olan rüzgârları ve bulutları evirip çevirmesinde aklı ile düşünen bir kavm (topluluk) için nice âyetler vardır. (Bekara sûresi: 164)
3. Mûcize.
(Hakîkati) bilmeyenler (veya bilip de bilmez gözükenler); "Ne olur, Allah bizimle (senin hak peygamber olduğuna dâir) konuşsa, yâhut (bu hususta) bize bir âyet gelse" dediler. Onlardan evvelkiler de, tıpkı onların söyledikleri gibi söylemiş(ler)di. Kalbleri birbirine ne kadar da benzemiş. Bu hakîkatleri iyice bilmek isteyenlere âyetlerimizi apaçık göstermişizdir. (Bekara sûresi: 118)
Ayet :::
- Kur'an surelerini oluşturan kısımlardan her biri
âyet ::: işaret , delil , ayet
âyet ::: ayet
âyet ::: işaret
âyet ::: (a. i. c. : âyât) 1) Kur'ân'ın her hangi bir cümlesi. 2) alâmet, nişan. âyet-i kerîme : kutsal âyet.
ÂYET :::