Çağdaş Sözlük

beyan ~ بيان

Kamus-ı Osmani - beyan ~ بيان maddesi. Sayfa: 198 - Sira: 4

beyan - بيان

[ء]ظاهر ، روشن ، آشكاره آولمق ، حسن صورتله افاده وبللی ايتمك ، اطرافيله بيلديرمك ، اييجه بيلديرلمك : [بعض اسباب ضروریه‌یه مبنی بوخدمتی قبول وايفا ايده‌میه‌جكنی بیان ايتدی] فنون ادبیه‌دن بر فكری دلالتده بربرندن اوصنح ومختلف صورتلر ، اسلوبلر ايله افاده‌یه افتدار بخش ايدن اصول وشرائطدن بحث ايدن فنه "بیان" ديرلر . فن مذكورك موضوعی مجاز ، كنایه، تشبيهدن عبارتدر . [مجاز] ايكی‌یه انقسام ايدر. مجاز عقلی ، مجاز لفظی دينيلير . بونلرده اقسام نواع عديدهٔ صنایعی حاويدر . [كنایه] اوچ قسمدر. برنجی طرز كنایه‌دن مقصور یالكز ذاتدر . ايكينجيسی صفتدر.

اوچنجی درلو كنایه ايسه نسبتدر. [تشبیه] = نفسلرنده مشترك بر صفتی‌ كيفيتی حائز اولان ايكی شيئك ضعيفنی ، قویسنه‌ ، عاديسنی اعلاسنه بكزتمكدركه بونك اركانی درتدر. (١) مشبه (٢) مشبه‌به (٣) وجه‌شبه (٤) ادات تشبیه : [كوزیاشی نه مبارك شيدركه مظلوميتك شفيعی ، معصوميتك تسليسيدر . اخلاص حقيقتك ترجمان صدق بیانی كوز یاشيدر - نقريضات - اكرم] "بن اول وحی افكن نظمم‌كه صيت شهپر جبريل" "اولور پيدا صرير خامهٔ معجز بیانندن" (پلاسلی غالب) "مشهورلری بیان اولوندی" "آثار ايله امتحان اولوندی" (لا) "بروجه حق بیان ايدر البته فعلنه" "هرقغيسندن ايلرسه‌ݣ آیروجه سؤال" (لا ادری) "سعی ايله علومه مقدمانه" "ازجمله بديع ايله بیانه" (مقدمه) "حاسد بنمله دعویٔ نظم ايله‌سه نوله" "زعمنجه خرسخنور عيسی بیان اولور" (نفعی) "بو نقطه در یمين وشمال بیان ايدن" "ايلر جهاته عقل بومركزدن انسلاك" (لا) "نه نامه‌دركه بو حسن بیان عنوانی" "ايدر كشاده دل وطبع مستمندانی" (نفعی)

بیان حال بنمچون محال سوديكمه" "عجب ايدرمی دلالت بو حال سوديكمه" (صفا) "ميدانده بديع ايله معانی" "بزده اوقودق براز بیانی" (ضیا)

Kamus-u Osmani beyan maddesi. osmanlıcada beyan ne demek, beyan anlamı manası, beyan osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte beyan hakkında bilgi. Arapça beyan ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada beyan anlamı

Kamus-i Osmani - بيان beyan ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

beyan ~ بيان güncel sözlüklerde anlamı:

BEYAN ::: İzah. Açıklama. Anlatma. Açık söyleme. * Öğretme. * Fesahat ve belâgat. * Edb: Belâgat ilminin hakikat, mecaz, kinâye, teşbih, istiâre gibi bahislerini öğreten kısmı. (Bak: Belâgat) * Söz olsun, iş olsun; vukû' bulan şeyden murad ne olduğunu o şey ile alâkası ve münâsebeti bulunan bir sözle veya bir fiil ile açıklamaktır.

Beyân ::: (a. i. c. : beyanât) : 1) anlatma, açık söyleme, bildirme. 2) ed. belagat ilminin, hakikat, mecaz, hikâye, teşbih, istiar gibi bahislerini öğreten kısmı, (bkz. : belagat).

beyânı efkâr ::: fikirleri söyleme.

beyân-ı hâl ::: hâlini bildirme, anlatma.

beyân-ı matlab ::: istenilen şeyin beyân edilmesi, dileğin bildirilmesi.

beyân-ı zaruret ::: huk. beyâna mevzu olmayan bir nevi söz, söylenmediği halde söylenmiş sayılan hüküm.

beyân ::: açıklayıp bildirme.

Beyan :::


  1. Söyleme, bildirme.

  2. Bir eserde, düşüncelerin, duyguların, hayallerin doğuş ve değerlerini, bunların anlatımında tutulacak yolları konu edinen bir edebiyat bilgisi dalı.

  3. açıklama.

beyân ::: açıklama , anlatma , ifade etme

beyân ::: ‬açıklama

beyân ::: ifade etme

beyân ::: dile getirme

BEYAN :::

İzah. Açıklama. Anlatma. Açık söyleme. * Öğretme. * Fesahat ve belâgat. * Edb: Belâgat ilminin hakikat, mecaz, kinâye, teşbih, istiâre gibi bahislerini öğreten kısmı. (Bak: Belâgat) * Söz olsun, iş olsun; vukû' bulan şeyden murad ne olduğunu o şey ile alâkası ve münâsebeti bulunan bir sözle veya bir fiil ile açıklamaktır.