Temyiz ~ تمييز
Kamus-ı Osmani - Temyiz ~ تمييز maddesi. Sayfa: 151 - Sira: 10
Temyiz - تمييز
[ء] دقتله آییرمق ، آییرلمق ؛ تدقيق ايدوب سچمك ، سچلمك ؛ فرق ايتمك ؛ ايدلمك : [تمیيز نيك وبد ، تمييز خير وشر ، تمييز خطا وصواب ، تمييز نفع وضرر ، شاب ايله شكرك تمييزی ] [محكمهٔ تمييز ] = محاكم حقوق وجزائیهدن صادر اولان حكملرك قانونه موافق اولوب اولمديغنی تدقيقه مأمور اولان هیئت : (تمييز دعوی ، دعوایی تمييز ايتدی ). [تمييزا] = هيئت مشار الیها معرفتيله ديمكدر . قوهٔ مميزه ، ایی كوتویی وفائده یاخود ضرری فرق ايتديرن قوت : (اهل تمييز ، ارباب تمييز ، تمييزسز آدم] . فارسيده اولديغی كبی بو لفظك نظمده مخففا یعنی (تميز) طرزنده استعمالی نادرا واقع ايسهده مقبول طبع سليم دكلدر. فقط محاوراتده بو طرز تلفظی عادتا تركجهلشديرلمش وصفت حكمی ويريلهرك پاك ، نظيف ، طاهر ، نفيس ، صاف كبی معنالرده زبانزد اولمشدر : [تميز صراحی ، تميز بارداق ، تميز بركباب ، تميز برقات اوربه ، تميز بركوپه ]. "نهدر تصور تمييز حسن وقبح امور" "نهدر تقابل امتداد جملهٔ كردار" (قصيده - لا)
"تمييزه یوغيدی اقتدارم" (مقدمه)
Kamus-u Osmani Temyiz maddesi. osmanlıcada Temyiz ne demek, Temyiz anlamı manası, Temyiz osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte Temyiz hakkında bilgi. Arapça Temyiz ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada Temyiz anlamı
Kamus-i Osmani - تمييز Temyiz ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..
Temyiz ~ تمييز güncel sözlüklerde anlamı:
TEMYiZ ::: Bir şeyi diğerinden seçip tarif etmek, ayırmak. Seçmek. İyiyi kötüden ayırmak. * Yargıtay. * Gr: Belirsiz olan kelime ve sayıları belirli hale koymak. Meselâ: "İşrune dirhemen" (yirmi dirhem) ve "Retle zeyten" (Bir retl zeytin yağı) tâbirlerinde "dirhemen" ve "zeyten" gibi.
temyiz ::: (a. i. meyz'den.) : 1) ayır. ma, ayrılma, seçme, seçilme 2) iyiyi kötüden ayır-detme. 3) [Tanzimat'tan sonra] bir dâvanın üçüncü ve son görülme derecesi. Mahkeme-i temyiz : temyiz mahkemesi (*yargıtay). Divân-ı temyiz : temyiz mahkemesinin kuruluşundan önce bu mahkemenin işini gören dîvân. 4) a. gr. sayıları ve belirsiz isimleri belirten kelime. Meselâ : "işrûne dirhemen = yirmi dirhem" ve "ratle zeyten = bir ratıl zeytinyağı" tâbirlerinde : "dirhemen" ve "zeyten" gibi :
temyiz ::: ayırma, seçme.
TEMYiZ ::: Temyiz sâhibi olmayan çocukların bütün sözleşmeleri bâtıldır (geçersizdir). Temyiz sâhibi olan çocuğun zararlı olan işlerdeki sözleşmeleri, velîsi izin verse bile sahih (geçerli) değildir. Talâk vermesi, köle âzâd etmesi, birine borçlu olduğunu söylemesi, ödünç, sadaka hediye vermesi böyledir. (Ali Haydar Efendi)
Bunamış ihtiyarlar da temyiz sâhibi çocuk gibidir. Alış-verişlerini velîleri isterse kabûl, isterse red eder. Bir malı veya canı telef ederlerse öderler. (Ali Haydar Efendi)
Temyiz :::
- Ayırt etme.
- Mahkemelerce verilen kararın kanun ve usul yönünden incelenmesini sağlayan yasal yol
Örnek: Dama tıkıldım, ama temyizde beraat ettim. A. Gündüz
temyiz ::: İyiyi kötüden; hayrı, şerden ayırt edebilme yeteneği, akıl gücü. İlk derece mahkemelerince verilen yargı kararlarının esas ve usûl açısından denetime tabi tutulduğu üst derece mahkemesi. Bu denetim isteme işine de temyiz işlemi denilir. Cmk md. 305, 326.
temyîz ::: seçme , ayırdetme
temyiz ::: ayırt etme , ayırma , seçme , bir şeyi diğerinden seçip tarif etmek , ayırmak , seçmek , iyiyi kötüden ayırmak , yargıtay , gr: belirsiz olan kelime ve sayıları belirli hale koymak , mesela: "işrune dirhemen" (yirmi dirhem) ve "retle zeyten" (bir retl zeytin yağı) tabirlerinde "dirhemen" ve "zeyten" gibi
temyîz ::: ayırdetme
temyîz ::: seçme
temyiz ::: (a. i. meyz'den.) 1) ayır. ma, ayrılma, seçme, seçilme 2) iyiyi kötüden ayır-detme. 3) [Tanzimat'tan sonra] bir dâvanın üçüncü ve son görülme derecesi. Mahkeme-i temyiz : temyiz mahkemesi (*yargıtay). Divân-ı temyiz : temyiz mahkemesinin kuruluşundan önce bu mahkemenin işini gören dîvân. 4) a. gr. sayıları ve belirsiz isimleri belirten kelime. Meselâ :
temyiz ::: farklandırma
temyiz :::
TEMYİZ :::