Çağdaş Sözlük

halel ~ حلال

Kamus-ı Osmani - halel ~ حلال maddesi. Sayfa: 261 - Sira: 7

halel - حلال

[ء]شرعا حرام اولمایان ، جائز ومباح اولان . (حلال ايتمك ) = بر شیئك عوضندن كچوب باغشلامق ، عفو ايتمك . (حلال زاده) = عفيف ، طوغری ، پاك مایه . (حلاللغه آلمق) = تزوج ، نكاحلی قادين ايتمك : (آناسودی كبی حلال ) ، (حلالی) = آريشی بورومجك ، آرغاجی پاموق بز : (حلالی كوملك) .

Kamus-u Osmani halel maddesi. osmanlıcada halel ne demek, halel anlamı manası, halel osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte halel hakkında bilgi. Arapça halel ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada halel anlamı

Kamus-i Osmani - حلال halel ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

halel ~ حلال güncel sözlüklerde anlamı:

HALEL ::: Bozukluk. Eksiklik. * Başkası tarafından verilen zarar. * İki şeyin aralığı. Boşluk. Açıklık.

halel ::: (a. i.) : 1) iki şey aralığı, boşluk. 2) bozma, bozukluk, eksiklik.

hallâl ::: (a. s.) : halleden, çözen, çâre bulan.

hallâl-i müşkilât ::: müşkülü halleden, zorluklan yenen, çözen [kimse], (bkz. : ukde-güşâ).

hallâl-ül-ukad ::: (düğümleri çözen) : zorlukları yenen (bkz. : ukde-güşâ).

helâl ::: (a. i.) : 1) kullanılması şer'an caiz olan, dînin hükümleri bakımından kullanılabilen, haram olmıyan şey. 2) nikâhlı kadın, (bkz. : halîle, harem, hem-firâş).

halel ::: bozukluk, zarar.

Halel :::


  1. Bozma, bozukluk.

halel ::: bozukluk , zarar , eksiklik

helâl ::: helal , eş

hallâl ::: çözen

halel ::: ‬bozukluk

hallâl ::: ‬çözen

helal ::: ‬helal

helal ::: eş

helal ::: hanım

halel ::: (a. i.) 1) iki şey aralığı, boşluk. 2) bozma, bozukluk, eksiklik.

helâl ::: (a. i.) 1) kullanılması şer'an caiz olan, dînin hükümleri bakımından kullanılabilen, haram olmıyan şey. 2) nikâhlı kadın, (bkz. : halîle, harem, hem-firâş).

Halel ::: Bozma; bozukluk; eksiklik; zarar

Halel ::: Bozma; bozukluk; eksiklik; zarar

halel ::: bozma, bozukluk

halel :::

bozma; bozukluk; eksiklik; zarar

HALEL :::

Bozukluk. Eksiklik. * Başkası tarafından verilen zarar. * İki şeyin aralığı. Boşluk. Açıklık

Diğer Osmanlıca Sözlüklerde: