haram ~ خراب
Kamus-ı Osmani - haram ~ خراب maddesi. Sayfa: 293 - Sira: 10
haram - خراب
[ء]ويران ، اسكييوب بوزلمش ؛ ییقيلهجق حاله كلمش ، قاغشایوب ويران اولمش ديمكدر . (معمور)ݣ ضدی : (موقع خراب ، مكان خراب) ، (خرابی) و(خرابيت) = خرابلق معناسنهدر. (خراب ) لفظی ذاتا یيقلمق معناسنه مصدر اولديغندن بالاكيلرك موقعنده بوده قوللانيلير . ییقيلهجق حالده بولنان سرخوشه مجازا (خراب) واكثریا (مست خراب) اطلاق اولنور .
Kamus-u Osmani haram maddesi. osmanlıcada haram ne demek, haram anlamı manası, haram osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte haram hakkında bilgi. Arapça haram ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada haram anlamı
Kamus-i Osmani - خراب haram ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..
haram ~ خراب güncel sözlüklerde anlamı:
HARAM ::: Helâl olmayan, İslâmiyetçe ve dince nehyedilen şeyler ve ameller. Allah'ın izin vermediği, men'ettiği şeyler. Helâlin zıddı olan şey.
harâb ::: (a. s.) : 1) yıkık, viran.
harâb-ı gam ::: gamın harâbı gamla harâbolan. 2) geçkin sarhoş, [müen. "harabe" dir].
haram ::: (a. s.) : 1) şerîatçe, dince yasak edilmiş şey. 2) tecâvüz edilmesi, dokunulması men'edilen, kutsal, mübarek. Beyt-i haram : Mekke'deki Kabe. Mescid-i haram (kutsal mescid) : Kâbe-i Mükerreme'nin bulunduğu ibâdetgâh. Şehr-i haram : haram ayı. [İslâmdan önceki zamanda, Arapların, birbirleriyle savaşı yasak olan ay, Muharrem ayı].
harâm ::: dince yasak edilmiş şey.
HARaM ::: Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:
De ki, Rabbim; bütün fuhşiyâtı (küfür ve nifakı) açığını ve gizlisini, her türlü günâhı, haksız isyânı ve Allahü teâlâya hiçbir zaman bir burhan indirmediği herhangi bir şeyi ortak koşmanızı ve bilmediğiniz şeyleri Allahü teâlâya isnâd etmenizi, harâm etti. (A'râf sûresi: 33)
Çok kimse vardır ki, yedikleri ve giydikleri harâmdır. Sonra ellerini kaldırıp, duâ ederler. Böyle duâ nasıl kabûl olunur? (Hadîs-i şerîf-Kimyây-ı Seâdet)
İnsan, harâm işlemeği kalbinden geçirir, Allah'tan korkarak yapmazsa, hiç günâh yazılmaz. Harâmı işleyince, bir günâh yazılır. (Hadîs-i şerîf-Berîka)
Allahü teâlâ, harâm olan şeylerde size şifâ yaratmamıştır. (Hadîs-i şerîf-Buhârî)
Harâmlardan sakınmak, akıllıların şânından, şereflilerin tabiatındandır. (Hazret-i Ali)
Harâmda şifâ yoktur. (İmâm-ı Rabbânî)
Harâmdan bir altını sâhibine vermek, yüz altın sadaka vermekten fazîletlidir, iyidir. (İmâm-ı Rabbânî)
Dünyâda harâm işleyen kimse, âhirette ondan mahrûm kalır. Burada helâl şeyleri kullananlar, orada o şeylerin hakîkatine kavuşur. Meselâ, bir erkek dünyâda harâm olan ipeği giyerse, âhirette ipek giymekten mahrûm edilir. İpek ise, Cennet elbisesidir. O hâlde, bu günâhtan temizlenmedikçe, Cennet'e girilemez demektir. Cennet'e giremeyen de Cehennem'e gider. Çünkü, âhirette, bu ikisinden başka yer yoktur. (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)
Haram :::
- Din kurallarına aykırı olan, dinî bakımdan yasak olan, helal karşıtı.
- Yasak.
harâb ::: yıkık , harap
haram ::: haram
harâm ::: dince yasak edilmiş şey
harâb ::: yıkık
harâb ::: harap
harâb ::: fitil gibi sarhoş
haram ::: haram
haram ::: (a. s.) 1) şerîatçe, dince yasak edilmiş şey. 2) tecâvüz edilmesi, dokunulması men'edilen, kutsal, mübarek. Beyt-i haram : Mekke'deki Kabe. Mescid-i haram (kutsal mescid) : Kâbe-i Mükerreme'nin bulunduğu ibâdetgâh. Şehr-i haram : haram ayı. [İslâmdan önceki zamanda, Arapların, birbirleriyle savaşı yasak olan ay, Muharrem ayı].
haram ::: yasak
HARAM :::