Çağdaş Sözlük

hıyar ~ خيار

Kamus-ı Osmani - hıyar ~ خيار maddesi. Sayfa: 328 - Sira: 9

hıyar - خيار

[ء]معروف صلاطه‌لق سبزه : (خیار ترشيسی ، خیر صلاطه‌سی ) . (خیارجق) = اكثریا قاصيقلره طوغری ظهور ايدن خیار شكلنده بر ورمدر . خيری ، اييلكی چوق آدم معناسنه اولان (خير) ݣ جمعی اولور : (خیار قوم‌، خیار امت) (اختیار) ݣ معنای لغويسندن اسم اولور . ايكی شیئك خيرليسنی طلب ايله‌مك معناسنه‌كه اصطلاح فقهده قابل فسخ اولان عقدلرده مخيرلك ديمكدر . (خیارات) = اصطلاحات فقهیه‌دن اولوب "مخير" لكر معناسنه‌در : (خیار تعیين ، خیار شرط ، خیار رؤیت ، خیار عيب ، خیار نقد ، خیار وصف) اشبو خیاراتك تعريفات فقهیه‌سن ايضاح وبیانه صحیفه كتاب مساعد دكلدر .

Kamus-u Osmani hıyar maddesi. osmanlıcada hıyar ne demek, hıyar anlamı manası, hıyar osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte hıyar hakkında bilgi. Arapça hıyar ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada hıyar anlamı

Kamus-i Osmani - خيار hıyar ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

hıyar ~ خيار güncel sözlüklerde anlamı:

HIYAR ::: Hayırlılar. * (C.: Hıyârât) Huk: Bir işi yapıp yapmamada serbestlik. Genel olarak bir anlaşmadan vaz geçme. Hususi bir sözleşmenin fesh veya tasdiki. Muhayyerlik. Kendisinde böyle muhayyerlik bulunan kimse, yaptığı bir akdi diğer tarafın rızasına hâcet kalmaksızın bozabilir.

hıyar ::: (a. i. c. : hıyârat) : 1) huk. bir işi yapıp yapmamada serbestlik; İslâm hukukunda alış-veriş mes'elelerine âit muhayyerlik hususu. 2) (hayyir'in c.) hayri, iyiliği çok olan kimseler.

hıyâr-ı ayb ::: mece. malın ayıplı olması sebebiyle olan muhayyerlik.

hıyâr-ı bulûğ ::: mece. bulûğ sebebiyle nikâhı feshettirmek muhayyerliği.

hıyâr-ı gabn ü ta'rîr ::: mece. alan ile satandan biri diğerini aldatıp da beyide gabn-i fahiş olduğu tahakkuk ettiğinde aldanan kimse için sabit olan muhayyerlik, [satan : "bu mal şu kadar kuruş eder al" diyerek müşteriyi aldatır ve müşteri de bâyiin bu sözüne inanıp o malı o kadar kuruşa satın aldıktan sonra. beyide gabn-i fahiş olduğu anlaşılırsa müşteri için bey'i feshetmek hakkı sabit olur].

hıvâr-ı hiyânet-i murabaha ::: mece. murabaha yoiiyle akit olunan beyide bâyiin hıyaneti zahir olduğunda müşterinin muhayyer olması.

hıyâr-ı hiyânet-i tevliye ::: mece. tevliye yolu ile akit olunan beyide bâyiin hiyâneti zahir olduğunda müşterinin muhayyer olması.

hıyâr-ı hiyânetî-i vazîa ::: mece. vazîa yoliyle akit olunan beyide Bayiin hiyâneti zahir olduğunda müşterinin muhayyer olması.

hıyâr-ı ıtk ::: mece. ıtk sebebiyle cariyenin nikâhı feshetmek muhayyerliği, [mevlâsı tarafından birisine tezvîcedilmiş olan câriye azat olunduğu zaman kocasını istemezse hâkimin hükmüne hacet olmıyarak nikâhı feshedebilir, köle için hıyâr-ı ıtk yoktur].

hıyâr-ı icazet ::: mece. fuzûlînin icra eylediği akde icazet vermek salâhiyetini hâiz olan kimsenin icazet verip vermemek hususunda muhayyerliği.

hıyâr-ı idrâk ::: mece. (bkz. : hiyâr-ı bulûğ).

hıyâr-ı istihkak ::: mece. mebiin bâzısı bil-istih-kak zabıt olundukta bakiyesinde müşterinin bey'i fesih veya kabul arasında muhayyer olması.

hıyâr-ı kemmiyyet ::: mece. miktara ıttıla ile sabit olan muhayyerlik. [bir kimse mevcut fakat miktarı meçhul para ile bir mal iştira eyledikten sonra bayi, paranın miktarına muttali' oldukta muhayyer olması gibi].

hıyâr-ı keşf-i hâl ::: mece. hububat muayyen kab ve ölçek ile ölçülerek veyahut bir muayyen taş ile tartılarak satıldıktan sonra hâli keşfinde yânî kab ve ölçeğin istîap miktarına ve taşın ağırlığına ıttılaında müşterinin muhayyer olması.

hıyâr-ı nakd ::: mece. bayi ve müşterinin filân vakte kadar te'diyede bulunmak aksi takdirde beyi olunmamak üzere pazarlık etmeleriyle olan muhayyerlik, [hiyâr-ı nakd'de vaktin bilinmesi îcâb eder],

hıyâr-ı rü'yet ::: mece. görmekle sabit olan muhayyerlik, [bir malı görmeden satın alan veya kirâlıyan kimsenin o malı gördüğünde muhayyer olması gibi; dilerse fesheder, dilerse kabul eder].

hıyâr-ı şart ::: mece. akitte taraflardan birinin veya her ikisinin malûm müddet içinde akdi fesih veyahut icazet ile infaz eylemek hususlarında şart kıldıkları muhayyerlik.

hıvâr-ı ta'rîr-i fi'lî ::: mece. bâyiin müşteriyi fi'len ta'rîri sabit oldukta müşteri için sabit olan muhayyerlik. Meselâ [bayi, ineğin sütü çok zannolunsun diye bir kaç gün sağmıyarak müşteri de memesinin büyüklüğüne aldanıp sütü çok zanniyle iştira ettikten sonra bâyiin bu veçhile ta'rîr-i fi'lî'si zahir olsa, Hanefî imamlarından bâzılarına göre müşteri muhayyer olur].

hıyâr-ı ta'yîn ::: mece. kıyemiyattan iki yahut üç şeyin başka başka pahaları beyân olunarak bunlardan müşteri dilediğini almak vâhut bayi dilediğini vermek üzere yapılan satıştaki muhayyerlik.

hiyâr-ı tefrik-ı saffca ::: mece. safka'nın tefrîk edilmesinden dolayı sabit olan muhayyerlik [kabl-el-kabız mebiin bâzısının telef ve helaki sebebiyle bakiyesinde müşterinin muhayyer olması gibi].

hıyâr-ı vasf ::: mece. akitte meşrut vasf-ı mer-gubun bulunmamasiyle şâbit olan muhayyerlik. ["sağılır diye satılmış olan bir ineğin sütten kesilmiş olduğunun zahir olmasiyle müşterinin muhayyerliği" gibi].

Hıyar :::


  1. Kabakgillerden, uzun, iri meyveli, sürüngen, bir yıllık otsu bir bitki (Cucumis sativus).

  2. Bu bitkinin iri, yeşil ürünü, salatalık.

  3. Kaba saba, görgüsüz, budala.

  4. Bir şeyi seçmekte veya yapıp yapmamakta özgürlük.

  5. Kabakgiller (Cucurbitaceae) familyasından, erkek ve dişi çiçekleri ayrı olan, ovaryum alt durumlu, bakka tipi meyveleri olan, sarılıcı, kaba tüylü, tek yıllık kültür bitkisi. Salatalık.

hıyâr ::: hayırlılar , seçme hakkı

hıyâr ::: ‬seçme hakkı

hıyar ::: budala, salatalık

hıyar :::

Bir şeyi seçmekte veya yapıp yapmamakta özgürlük

HIYAR :::

Hayırlılar. * (C.: Hıyârât) Huk: Bir işi yapıp yapmamada serbestlik. Genel olarak bir anlaşmadan vaz geçme. Hususi bir sözleşmenin fesh veya tasdiki. Muhayyerlik. Kendisinde böyle muhayyerlik bulunan kimse, yaptığı bir akdi diğer tarafın rızasına hâcet kalmaksızın bozabilir.