Çağdaş Sözlük

zevk ~ ذوق

Kamus-ı Osmani - zevk ~ ذوق maddesi. Sayfa: 407 - Sira: 6

zevk - ذوق

[ء]بر شیئك خوشه‌ كيتمكلكی خصوصی ، طادينی طویمق ماده‌سی : ( ذوق صحبت ،ذو ق طعام ، ذوق سليم ) (ذوقه كيتمك ) = خوشلانمق . ( ذوقنه وارمق) = طادندن حظ ايتمك ، طادی خوشه‌كيتمك . جنبش ، اكلنجه ، اكلنتی :

(اهل ذوق ، بزم ذوق) ، (دون كيجه صباحه قدر ذوق وصفا ايله وقت كچيردك ) . (ذو قلنمك) = بين العوام برينی استهزا ايتمك ، بريله اكلنمك معناسنده قوللانيلير . (ذوقه طالمق ) = جنبش ، اكلنجه ايله وقت كچيرمك . (ذوقی) = ذوقه منسوب ، ذوقه متعلق . ( ذوقیات) = ذوقه ، اكلنجه یه متعلق خصوسات : "بن نه مسيحی نه مسيحا دمم" "ذوقی حقیقتده آرار آدمم" (معلم ناجی) "محنتی كندينه اوق ايتمه‌در عالمده هنر" "غم وشادیٔ فلك بویله كلور بویله كيدر" (واصف)

Kamus-u Osmani zevk maddesi. osmanlıcada zevk ne demek, zevk anlamı manası, zevk osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte zevk hakkında bilgi. Arapça zevk ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada zevk anlamı

Kamus-i Osmani - ذوق zevk ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

zevk ~ ذوق güncel sözlüklerde anlamı:

ZEVK ::: Lezzet alma, hoşa gitme, tatma. * Hoş, hoşa giden. Mânevi haz. * Boş vakit geçirmek. Eğlenmek. * Alay etmek. Güzeli çirkinden ayırma kabiliyeti.(Hayatın zevkini ve lezzetini isterseniz, hayatınızı iman ile hayatlandırınız ve ferâizle zinetlendiriniz ve günahlardan çekinmekle muhafaza ediniz... S.)

zevk ::: tatma, tad, haz.

Zevk :::


  1. Hoşa giden veya çekici bir şeyin elde edilmesinden, düşünülmesinden doğan hoş duygu, haz
    Örnek: İçtik bu nadir içkiyi yıllarca kanmadık / Bir böyle zevke tek bir ömür yetmiyor yazık. Y. K. Beyatlı

  2. Güzeli çirkinden ayırt etme yetisi, beğeni.

  3. Tat, lezzet
    Örnek: Batı edebiyatında şarap içmekten, onun zevkinden hiç bahsedilmez. B. Felek

  4. Eğlence
    Örnek: Su gibi para harcıyor, zevkine zevk, rahatına rahat katıyor. N. Cumalı

zevk ::: beğeni , hoşlanma , tatma

zevk ::: ‬beğeni

zevk ::: hoşlanma

zevk ::: tat

zevk ::: beğeni, eğlence, haz, keyif, lezzet, sefa, tabiat, tat

ZEVK :::

Lezzet alma, hoşa gitme, tatma. * Hoş, hoşa giden. Mânevi haz. * Boş vakit geçirmek. Eğlenmek. * Alay etmek. Güzeli çirkinden ayırma kabiliyeti.(Hayatın zevkini ve lezzetini isterseniz, hayatınızı iman ile hayatlandırınız ve ferâizle zinetlendiriniz ve günahlardan çekinmekle muhafaza ediniz... S.)