rabıta ~ رابطه
Kamus-ı Osmani - rabıta ~ رابطه maddesi. Sayfa: 412 - Sira: 11
rabıta - رابطه
[ء] قيد ، بند ، باغ . اكثریا (تعلق) مقامنده معنویاتده قوللانيلير : (رابطه قلبیه ، رابطهٔ مودت ، رابطهٔ اخوت ، فك رابطه ، قطع رابطه الفت) انتظام ، اسلوب ، ترتيب ، دوز كونلك :
(رابطهلی آدم ، رابطهلی ايش ، آنك هر شیٔی رابطهسز ، رابطهسز ايشی سومم ) . (رابطهلی) = منتظم ، ترتيبلی . (رابطهسز) = انتظامسز ، یولسز . ربط ايديجی معناسنده اداته ، آلاته اطلاق اولنور : مثلا (كه) ادات رابطهدر . كذلك طوپلی ايكنه آلت رابطهدر.
Kamus-u Osmani rabıta maddesi. osmanlıcada rabıta ne demek, rabıta anlamı manası, rabıta osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte rabıta hakkında bilgi. Arapça rabıta ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada rabıta anlamı
Kamus-i Osmani - رابطه rabıta ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..
rabıta ~ رابطه güncel sözlüklerde anlamı:
rabıta ::: (a. i. rabt'dan) : 1) iki şeyi birbirine bağlıyan şey, bağ. 2) münâsebet, ilgi. (bkz : alâka). 3) bağlılık, mensûbolma. (bkz. : mensûbiyyet). 4) sıra, tertîp, usûl, düzen.
râbıta ::: bağ, ilgi, irtibat.
RaBITA ::: "Ey îmân edenler. Allah'a bağlanınız ve sâdıklarla berâber olunuz" meâlindeki âyet-i kerîmede râbıtaya işâret vardır. (Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî)
Râbıta, feyz veren kâmil zâtın teveccühüyle birleşecek olursa, nûr üstüne nûr meydana gelir. (Tâceddîn Sübkî)
Bir insanın hiç görmediği kimsenin şeklini, sûretini yalnız işitmekle, okumakla öğrenerek, hayâline getirmesi çok zordur. Onun kendisi değil, başkası görünür. Bunun için, Resûlullah'a râbıta yapılmaz. Çünkü başkasının Resûlullah olduğuna inanmak küfür olur. Evliyâya râbıta yapmakta bu mahzûr yoktur. (İbrâhim Fasîh)
Râbıtasız yapılan zikr (Allahü teâlâyı anma) insanı ilerletmez. Zikirsiz râbıta ilerletir. Râbıta her işte yardımcıdır. Zikirde yardımı ise pekçoktur. Allahü teâlânın evi olan kalbi, nefsin pisliklerinden ve şeytanın aldatmasından temizler. (Muhammed Hânî)
Râbıta, kalbin Allahü teâlâdan başka şeyleri sevmekten, onları düşünmekten kurtulmasına vesîle olur. (İmâm-ı Rabbânî)
Rabıta :::
- Bağlayan şey, bağ
Örnek: Bu dünya öyle bir dünya ki, zengin ile fakir arasında kardeşlik rabıtaları bile kalmıyor. R. N. Güntekin - İki şeyi birbirine bağlayan ip.
- İlgi, ilişki
Örnek: Bu rabıtamı sizden gizlemek pek fazla azap veriyor, bu his beni tamamıyla değiştirdi, bambaşka bir insan yaptı. P. Safa - Birbirini tutma, tutarlık.
- Düzen, sıra.
- Birbirine geçmeli tahtadan bir döşeme türü.
- Tarikatlarda müridin şeyhi aracılığıyla kalbini Allah'a bağlaması.
râbıta ::: bağ , ilişki
râbıtâ ::: münasebet , bağlılık , düzen , tertip
râbıta ::: bağ
râbıta ::: ilişki
râbıta ::: temas
râbıta ::: sıra
râbıta ::: düzen
rabıta ::: (a. i. rabt'dan) 1) iki şeyi birbirine bağlıyan şey, bağ. 2) münâsebet, ilgi. (bkz : alâka). 3) bağlılık, mensûbolma. (bkz. : mensûbiyyet). 4) sıra, tertîp, usûl, düzen.
Râbıta ::: Bağlantı; bağ; düzen; tertip
Râbıta ::: Bağlantı; bağ; düzen; tertip
rabıta ::: bağ, bağlantı, düzen, ilgi, ilişki, komünikasyon, sıra, ulaşım
rabıta :::