Çağdaş Sözlük

sır ~ سر

Kamus-ı Osmani - sır ~ سر maddesi. Sayfa: 40 - Sira: 1

sır - سر

[ء] كيزلی خصوص ، كيزلی شی . (سرا) = كيزلی اوله‌رق ، كيزليجه . (افشای سر) = كيزلی ماده‌یی هركسه سویله‌مك ، طویورمق .

Kamus-u Osmani sır maddesi. osmanlıcada sır ne demek, sır anlamı manası, sır osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte sır hakkında bilgi. Arapça sır ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada sır anlamı

Kamus-i Osmani - سر sır ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

sır ~ سر güncel sözlüklerde anlamı:

SIR ::: (Bak: Sırr)

"); ser ::: (f. i.) : 1) baş, kafa, kelle. (bkz. : re's). 2) baş, başkan, (bkz. : reis). 3) tepe, doruk, (bkz. : zirve). 4) uç, kenar. 5) nihayet, son.

ser-i dâr ::: darağacının başı, üstü.

ser-i eşcâr ::: ağaçların başı.

ser-i kûy ::: sevgilinin bulunduğu yer.

ser-i mû [y] ::: 1) kılucu; 2) pek az şey.

ser- ::: (f. s.) : "baş, başkan" mânâlariyle başa gelerek *birleşik kelimeler yapar. Ser-kâtib : başkâtip. Ser-muharrir : başmuharrir, "başyazar, gibi.

sırr ::: (a. i. c. : esrar) : 1) gizli tutulan, kimseye söylenmiyen şey. Ifşâ-yi sırr : gizli şeyi herkese söyleme, (bkz. : râz). 2) Allah'ın akıl ermiyen hikmeti.

sırr-ı teâd ::: îcat sim, yaradılışın gizli sebebi. sırr-ı istiva : tas. siyah bir şerit adı olan istiva, yüksek bir alâmet sayılırdı. Cenâb-ı Mevlânâ'dan kalmış olup iki yollu olan külâh-ı seyfî veya kılıcı tâç yollarına takılan şerif. [Mevlevî tâbirlerinden-dir, bu tacı ancak cezbe-i Rahman ile istivanın sırrına vâkıf olan mümtaz zatlar giyebilirdi]

sırr-ı rübûbiyyet ::: tas. rübûbiyyetin merbûb üzerindeki nişanı, [tasavvufî eserlerde : sırr-ı rübûbiyyet, bir sırdır ki eğer zahir olsa, mütevakkıf-Ün-a1eyh olduğu şeyin butlanı sebebiyle bâtıl olur]

sırr-ı tecelliyyât ::: tas. "kalbe tecellî-i evvel'in inkişâfiyle meydana gelen ve cem'-i esma beyninde ehâdiyyet-i cem'iyyeyi izhâr eden şuhûd ve zuhur.

sırr-us- sırr ::: tas. icmal ve cem'-i ehâdiyyette hakaikın tafsîlât-ı kâmilesine ve hakayıkın müşte-mil olduğu kâffe-i mütaallikata hakikatleri veçhile ilim gibi hakkın âbidden teferrüdüne bâis olan şey.

sürr ::: (a. i.) : anat. yeni doğmuş çocuğun kesilmiş göbeği.

sürrâk ::: (a. s. sârik'ın c.) : hırsızlar, (bkz. : düzdân).

Sır :::


  1. Bazı nesnelere parlaklık verme, dış etkilerden koruma, sızmalarını önlemk vb. amaçlarla sürülen, saydam veya donuk vernik.

  2. Aynaların arkasına ve kaplama metal eşyanın yüzüne sürülen ince tabaka.

  3. Varlığı veya bazı yönleri açığa vurulmak istenmeyen, gizli kalan, gizli tutulan şey
    Örnek: Söyleme sırrını dostuna, o da söyler dostuna. Atasözü

  4. Aklın erişemediği, açıklanmayan veya çözülemeyen şey, giz, gizem
    Örnek: Bu bahçede açılan her gonca / Sırlar açıyor yerden gökten. T. Oflazoğlu

  5. Bir işin, bir şeyin dikkat, yetenek, deneyim ve sezgi yardımıyla kavranabilen en zor, en ince yanı.

  6. Bir amaca ulaşmak için kullanılan, başvurulan özel ve gizli yöntem.

ser ::: baş , başkan , uç , tepe , gaye , zirve , reis

sır ::: gizli şey , gizem , püf noktası , aynaların arkası , parlaklık vermek , gizlilik , gizli bilgi , kalbi bir his , (bak: sırr)

sırr ::: giz , sır

ser ::: ‬baş

ser ::: başkan

ser ::: uç

sırr ::: ‬giz

sırr ::: sır

ser- ::: (f. s.) baş, başkan

sürr ::: (a. i.) anat. yeni doğmuş çocuğun kesilmiş göbeği.

sürrâk ::: (a. s. sârik'ın c.) hırsızlar, (bkz. : düzdân).

sır ::: giz, peçe

SIR :::

(Bak: Sırr

Diğer Osmanlıca Sözlüklerde: