sıddik ~ صديق
Kamus-ı Osmani - sıddik ~ صديق maddesi. Sayfa: 103 - Sira: 5


sıddik - صديق
[ء] كثير الصدق ، صدق تام صاحبی آدم : حضرت (ابو بكر الصديق) رضی الله عنه ، جناب (عائشهٔ صدقه) رضی الله عنها .
{باخصوص اولره تحقيقه رفيق} {ظل حق حضرت صدیق عتیق} (خاقانی)
Kamus-u Osmani sıddik maddesi. osmanlıcada sıddik ne demek, sıddik anlamı manası, sıddik osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte sıddik hakkında bilgi. Arapça sıddik ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada sıddik anlamı
Kamus-i Osmani - صديق sıddik ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..
sıddik ~ صديق güncel sözlüklerde anlamı:
SIDDiK ::: Çok samimi, dâimâ doğruluk üzere ve Allah'a ve Peygamberine çok sâdık olan erkek. Sözü ile işi bir olan.
sadîk ::: (a. s. c. : asdika, sudeka, sudkan) : 1) doğru, gerçek dost.
sadîk-ı kadîm ::: esk dost. 2) doğru sözlü [adam] , (bkz. : rast-gû).
sıddîk ::: (a. s. sıdk'dan. c. : sıddîkun) : 1) pek doğru, sözünün eri [kimse] . 2) İslâm âleminin ilk halîfesi ve Hz. Muhammed (Aleyhisselâm)'in vefalı dostlarından Hz. Ebûbekr'in lâkabı. [Hz. EbÛbekir, yaşlı erkeklerden ilk Müslüman olan ve Aşere-i Mü-beşşere'den birincisidir (571-634.] . 3) i. erkek adı. [müen. : "sıddîka" dilimizde "sıdıka" şeklinde kadın adı olarak kullanılır]
SIDDiK ::: Doğru sözlü olmak iyiliğe götürür. İyilik Cennet'e götürür. Kişi doğru söyleye söyleye Allahü teâlânın katında sıddîk olarak yazılır. (Hadîs-i şerîf-Kimyây-ı Seâdet)
Doğru olan tüccar kıyâmette sıddîklarla ve şehîdlerle berâber olacaktır. (Hadîs-i şerîf-Rıyâd-ün-Nâsihîn)
2. Hazret-i Ebû Bekr'in lakabı.
Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem, mîrâcdan döndükten sonra, sabahleyin Kâbe'nin yanına gidip mîrâcını anlatmıştı. Bunu işiten kâfirler alay ettiler. Müslüman olmaya niyeti olanlar da vazgeçti. Mîrâcı duyan Ebû Bekr-i Sıddîk radıyallahü anh, Resûlullah'ın yanına geldi. Büyük kalabalık arasında, yüksek sesle; "Yâ Resûlallah! Mîrâcınız mübârek olsun! Allahü teâlâya sonsuz şükürler ederim ki, bizleri, senin gibi büyük Peygambere, hizmetçi yapmakla şereflendirdi. Parlayan yüzünü görmekle, kalbleri alan, rûhları çeken tatlı sözlerini işitmekle nîmetlendirdi. Yâ Resûlallah sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem! Senin her sözün doğrudur. İnandım. Canım sana fedâ olsun!" dedi. Ebû Bekr'in sözleri, kâfirleri şaşırttı. Diyecek şey bulamayıp dağıldılar. Şübheye düşen, îmânı zaîf birkaç kişinin de kalbine kuvvet verdi. Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem o gün Ebû Bekr'e; "Sıddîk" dedi. Bu adı almakla, bir kat daha yükseldi. (Ahmed Cevdet Paşa, M. Sıddîk Gümüş)
sıddîk ::: çok bağlı , çok samimi
sıddîk ::: (a. s. sıdk'dan. c. : sıddîkun) 1) pek doğru, sözünün eri [kimse] . 2) İslâm âleminin ilk halîfesi ve Hz. Muhammed (Aleyhisselâm)'in vefalı dostlarından Hz. Ebûbekr'in lâkabı. [Hz. EbÛbekir, yaşlı erkeklerden ilk Müslüman olan ve Aşere-i Mü-beşşere'den birincisidir (571-634.] . 3) i. erkek adı. [müen. :
SIDDÎK :::