Çağdaş Sözlük

feyz ~ فيض

Kamus-ı Osmani - feyz ~ فيض maddesi. Sayfa: 194 - Sira: 5

feyz - فيض

[ء] فی الاصل صو طاشوب آقمق ، بر نسنه چوغالمق معناسنه‌در . معانی سائرهٔ آتیه ‌بو‌ معنادن استخراج اولنمشدر . نفس انسانیه‌یه واقع اولان القاآت معنویه : (فيض الهی ، فيض ربانی ، فيض ازل) تأثير : (فيض عشق ، فيض محبت ، فيض انفاس ، فيض باران) یمن وبركت ، بوللق : (فيض واحسان ) ،(باران فيض رسان ، فيض محصولات) احاطه ، ظهور وتجلی : (فيض استعداد ، فيض حسن) آرتمق ، چوغالمق

(فيض میاه‌، فض نهر) كمال تمنی وتجدد : (فيض بهار ، فيض چمن ) علم ومعرفت : (ازدیاد فيض وعرفان) معنا ايلريله‌مك ، ترقی . (فيغیاب) =فيض بوليجی ، بولان كيفيت روحانیه ، صفای روحانی : (فيض عبادت ، فیض سهر) ، (فيضناك) =فيضلی . (فيض بخش ) = فيض ويريجی ، فيض باغلایيجی . (فيض رسان) = فيض ايريشديريجی . (فيض افزا) = فيض آرتيريجی . (فيض آور) = فيض كتيريجی . (فيضا فيض) = فيض ايله طولو اولان . جمعی (فیوض ) در . "دل زندهٔ فيض شمس تبريز" "نی پارهٔ خامهٔ شكر ريز" (شيخ غالب)

Kamus-u Osmani feyz maddesi. osmanlıcada feyz ne demek, feyz anlamı manası, feyz osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte feyz hakkında bilgi. Arapça feyz ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada feyz anlamı

Kamus-i Osmani - فيض feyz ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

feyz ~ فيض güncel sözlüklerde anlamı:

FEYZ ::: Ölmek.

FEYZ ::: (C.: Füyuz) Bolluk, bereket. * İlim, irfan. Mübareklik. * Şan, şöhret. * İhsan, fazıl, kerem. Yüksek rütbe almak. * Suyun çoğalıp çay gibi taşması. Çok akar su. * Bir haberi fâş etmek. * İçindeki düşüncesini izhar etmek.(Hakaik-ı imaniye ve esasat-ı Kur'aniye, resmî bir şekilde ve ücret mukabilinde dünya muamelâtı suretine sokulmaz. Belki bir mevhibe-i İlâhiye olan o esrar, hâlis bir niyet ile ve dünyadan ve huzuzat-ı nefsaniyeden tecerrüd etmek vesilesiyle o feyizler gelebilir. M.)

feyiz ::: (a. i. c. : füyûz). : (bkz. : feyz).

feyz ::: (a. i. c. : füyûz. [füyûzât, feyz'in c. olan füyûzun o]) : 1) suyun taşıp akması. 2) bolluk, çokluk verimlilik, fazlalık, gürlük, ilerileme, çoğalma. 3) ilim, irfan.

Feyz-i âtî ::: (geleceğin feyzi. verimliliği. gürlüğü) : İstanbul'da, Kuruçeşme ile Arnavut köyü arasında, deniz kenarında Boğaziçi liseleri adını taşıyan lisenin eski adı.

fevz-i câvidân ::: ebedî feyiz, devamlı bereket.

feyz-i mukaddes ::: a'yân-ı sabitenin; istidatlarına göre, onların hâriçte zuhurunu istilzam eden tecellî.

feyz-i neş'e bahşâ ::: neşe verici bolluk.

feyz-i safa ::: safinin, neşenin feyzi, bolluğu.

feyz-i tabîî ::: tabîî olan bereket, bolluk.

feyz ü rif'at ::: bolluk, ilerileme ve yükseklik.

feyz ::: bolluk, bereket, mânevî gıda.

FEYZ ::: Din büyüklerinin yanına boş olarak gelmelidir ki, dolmuş (faydalanmış) olarak dönülebilsin. Onların acıması, ihsânda bulunması için, boş olduğunu bildirmek lâzımdır. Böylece feyz yolu açılır. (İmâm-ı Rabbânî)

Bir kimse âlimlerin sohbetinde bulunur fakat onlara hürmet etmezse, ilâhî feyz ve bereketlerden mahrum kalır ve âlimlerdeki nûrlar kendinde görünmez. (Ebû Ali Sekafî)

Kendisinden ilim öğrendiği zâtta, ayıp ve kusur arayan, onun ilminden, feyz ve bereketinden faydalanamaz. (Abdullah binMenâzil)

Evliyâ mezarlarını ziyâret ederek, feyz vermeleri için yalvar. Fâtiha ve salevât okuyup sevâblarını mübârek rûhlarına göndererek onları Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak için vesîle yap. (Mazhar-ı Cân-ı Cânân)

Gelince feyz ü ihsânın, günâhkâr kimseye bir an,
Onun râhı (yolu) dü-âlemde (dünyâ ve âhirette) selâmet yâ Resûlallah!

(Yaman Dede)

FEYZ ::: Din büyüklerinin yanına boş olarak gelmelidir ki, dolmuş (faydalanmış) olarak dönülebilsin. Onların acıması, ihsânda bulunması için, boş olduğunu bildirmek lâzımdır. Böylece feyz yolu açılır. (İmâm-ı Rabbânî)

Bir kimse âlimlerin sohbetinde bulunur fakat onlara hürmet etmezse, ilâhî feyz ve bereketlerden mahrum kalır ve âlimlerdeki nûrlar kendinde görünmez. (Ebû Ali Sekafî)

Kendisinden ilim öğrendiği zâtta, ayıp ve kusur arayan, onun ilminden, feyz ve bereketinden faydalanamaz. (Abdullah binMenâzil)

Evliyâ mezarlarını ziyâret ederek, feyz vermeleri için yalvar. Fâtiha ve salevât okuyup sevâblarını mübârek rûhlarına göndererek onları Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak için vesîle yap. (Mazhar-ı Cân-ı Cânân)

Gelince feyz ü ihsânın, günâhkâr kimseye bir an,
Onun râhı (yolu) dü-âlemde (dünyâ ve âhirette) selâmet yâ Resûlallah!

(Yaman Dede)

feyiz ::: bereket , bolluk

feyz ::: bereket , bolluk , ilim , ihsan , kerem , irfan

feyz ::: ‬bereket

feyz ::: bolluk

feyz ::: ilim

feyz :::

feyiz; bolluk; bereket; ilham; aşk

FEYZ :::

(C.: Füyuz) Bolluk, bereket. * İlim, irfan. Mübareklik. * Şan, şöhret. * İhsan, fazıl, kerem. Yüksek rütbe almak. * Suyun çoğalıp çay gibi taşması. Çok akar su. * Bir haberi fâş etmek. * İçindeki düşüncesini izhar etmek.(Hakaik-ı imaniye ve esasat-ı Kur'aniye, resmî bir şekilde ve ücret mukabilinde dünya muamelâtı suretine sokulmaz. Belki bir mevhibe-i İlâhiye olan o esrar, hâlis bir niyet ile ve dünyadan ve huzuzat-ı nefsaniyeden tecerrüd etmek vesilesiyle o feyizler gelebilir. M.)