Çağdaş Sözlük

kıran ~ قران

Kamus-ı Osmani - kıran ~ قران maddesi. Sayfa: 225 - Sira: 11

kıran - قران

[ء] (مقارنت) كبی برلشمك ، بتشمك معناسنه‌در . اكثریا سیاراتدن ايكيسنك بربجده برلشمه‌سنه اطلاق اولنور : (قران نيرين ، قران كواكب) ، (صاحبقران) = (سعدين) دينيلن (زهره ، مشتری) كوكبلرينك قراننده دنیایه كلمش وطالعی قرانه مصادف وفرخنده آدم . لسانمزده طالعی مسعود ،

قوت وشوكتی افزون حكمدار مقامنده قوللانيلير .

Kamus-u Osmani kıran maddesi. osmanlıcada kıran ne demek, kıran anlamı manası, kıran osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte kıran hakkında bilgi. Arapça kıran ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada kıran anlamı

Kamus-i Osmani - قران kıran ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

kıran ~ قران güncel sözlüklerde anlamı:

KIRAN ::: (C.: Kırânât) Yakınlık, mukarenet. * Ayrı iki şeyin birleşmesi. * İki gezegenin bir burçta bulunması.

kıran ::: (f. i.) : 1848 den 1927 ye kadar İran'da kullanıan bir gümüş para. [1 1/4 dolar değerinde olup 10 kıran 1 tornan ederdi]

kıran ::: (a. i. c. : kırânât) : 1) yakınlık, (bkz. : mukarenet). 2) iki şeyin birleşmesi. 3) astr. seyyare (* gezegen) lerden ikisinin bir burçta birleşmesi.

kırân-ı nahseyn (nahs-i kıran) ::: astr. Mars (Merîh) ile Satürn (Zuhal) ün aynı burçta birbirine yaklaşması, [kutsuzluk işareti sayılır]

kırân-ı sa'deyn (sa'd-i kıran) ::: Venüs (Zühre) ile Jüpiter (Müşteri) in aynı burçta birbirine yaklaşması, [kutluluk işareti sayılır] . Sâhib-kırân : çok talihli, çok kuvvetli hükümdar).

Kıran :::


  1. Kırma işini yapan (kimse).

  2. Bir topluluğun ve özellikle hayvanların büyük bir bölümünü yok eden hastalık veya başka sebep, ölet, afet
    Örnek: Kıranları ve zelzeleleri, feyezanları ve harpleri görmüşlerdir. S. F. Abasıyanık

  3. Kıyı, kenar, çevre, uç.

  4. Dağ sırtı, tepe, bayır.

  5. Kıraç toprak.

  6. Birbirine paralel olarak uzanan iki akarsu arasında kalmış dağ sırtı.

  7. 1. Çevre, kıyı, kenar. 2. Ufuk. 3. Tepe, yamaç, bayır.

kıran ::: yakınlık , iki gezegenin bir burçta bulunması

kıran ::: ‬yakınlaşma

kıran ::: iki gezegenin aynı burçta birbirine yaklaşması

kıran ::: (f. i.) 1848 den 1927 ye kadar İran'da kullanıan bir gümüş para. [1 1/4 dolar değerinde olup 10 kıran 1 tornan ederdi]

kıran ::: afet, bayır, çevre, kenar, kıyı, tepe, uç

KIRAN :::

(C.: Kırânât) Yakınlık, mukarenet. * Ayrı iki şeyin birleşmesi. * İki gezegenin bir burçta bulunması