Çağdaş Sözlük

kahin ~ كاهن

Kamus-ı Osmani - kahin ~ كاهن maddesi. Sayfa: 243 - Sira: 7

kahin - كاهن

[ء] صانكه غائبده خبر ويرن فالجی ، باقيجی : (كاهن ابلهفريب) ، (كاهنانه) = كاهنجه‌سنه . جمعی (كهنه) و(كهان) در.

Kamus-u Osmani kahin maddesi. osmanlıcada kahin ne demek, kahin anlamı manası, kahin osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte kahin hakkında bilgi. Arapça kahin ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada kahin anlamı

Kamus-i Osmani - كاهن kahin ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

kahin ~ كاهن güncel sözlüklerde anlamı:

KaHiN ::: Karışık ve tahmini sözlerle gaibden haber verdiği söylenen kimse. Haberci. Falcı. * Âlim.(Kâhinlere gaybi haberleri getirmek için şeytanlar, tâ semavata çıkıp kulak veriyorlar, yarım yamalak yanlış haberler getiriyorlar diye tefsirlerdeki ifadelerin bir hakikatı şu olmak gerektir ki; semavat memleketinin pâyitahtına kadar gidip o cüz'i haberi almak değildir. Belki cevv-i havaya dahi şumulü bulunan semavat memleketinin (teşbihte hata yok) karakol haneleri hükmünde bazı mevkileri var ki, o mevkilerde Arz memleketi ile münasebetdarlık oluyor, cüz'i hadiseler için, o cüz'i makamlardan kulak hırsızlığı yapıyorlar. Hatta kalb-i insani dahi o makamlardan birisidir ki, melek-i ilham ile şeytân-ı hususi, o mevkide mübareze ediyorlar. Ve hakaik-ı imaniye ve Kur'aniye ve hadisat-ı Muhammediye (A.S.M.) ise, ne kadar cüz'i de olsa, en büyük, en külli bir hadise-i mühimme hükmünde en külli bir daire olan Arş-ı Azamda ve daire-i semavatta (temsilde hata olmasın) mukadderat-ı kâinatın mânevi ceridelerinde neşrolunuyor gibi her köşede medâr-ı bahsoluyor, diye beyan ile beraber, kalb-i Muhammediden (A.S.M.) tâ daire-i Arşa varıncaya kadar ise, hiçbir cihetle müdahale imkânı olmadığından, semavatı dinlemekten başka, şeytanların çaresi kalmadığını ifade ile, Vahy-i Kur'ani ve Nübüvvet-i Ahmediye (A.S.M.) ne derece yüksek bir derece-i hakkaniyette olduğunu ve hiç bir cihetle hilâf ve yanlış vahy ile ona yanaşmak mümkün olmadığını, gayet beliğane, belki mu'cizane ilân etmek ve göstermektir... L.)

kâhin ::: (a. i. kehânet'den. c. : kehene, kühhân) : 1) gaipten haber vermek iddiasında bulunan kimse, falcı. 2) eski Mısırlılarla Hindlilerin rûhânî reisleri.

kâhin ::: falcı.

KaHiN ::: ...Kâhinlik yapan ve kâhine giden ve sihir büyü yapan ve yaptıran ve bunlara inanan, bizden değildir. Kur'ân-ı kerîme inanmamıştır. (Hadîs-i şerîf-Hadîkat-ün-Nediyye)

Önceleri şeytanlar göklere çıkmaktan men olunmazlar idi. Göklere giderler, meleklerden işittiklerini, kâhinlere haber verirlerdi. Resûl-i ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) doğduğu zaman, göklere çıkmaları yasaklandı. (Abdullah bin Abbâs)

Kâhinlere, falcılara inanmamalıdır. Bilinmeyen şeyleri bunlara sormamalıdır. Bunları gaybları bilir sanmamalıdır. Gaybı ancak, Allahü teâlâ ve O'nun bildirdikleri bilir. (İmâm-ı Rabbânî)

Kahin :::


  1. Doğaüstü yollardan gizli, bilinmeyen şeyleri, geleceği bilme iddiasında bulunan kimse
    Örnek: F. R. Atay'a bu mücadeleyi kazanacağımızı kâhinler haber vermediler. O. S. Orhon

  2. Yahudilerin din reisi.

kâhin ::: falcı

kâhin ::: ‬gaipten haber veren

kâhin ::: kehanette bulunan

kâhin ::: (a. i. kehânet'den. c. : kehene, kühhân) 1) gaipten haber vermek iddiasında bulunan kimse, falcı. 2) eski Mısırlılarla Hindlilerin rûhânî reisleri.

KÂHİN :::

Karışık ve tahmini sözlerle gaibden haber verdiği söylenen kimse. Haberci. Falcı. * Âlim.(Kâhinlere gaybi haberleri getirmek için şeytanlar, tâ semavata çıkıp kulak veriyorlar, yarım yamalak yanlış haberler getiriyorlar diye tefsirlerdeki ifadelerin bir hakikatı şu olmak gerektir ki; semavat memleketinin pâyitahtına kadar gidip o cüz'i haberi almak değildir. Belki cevv-i havaya dahi şumulü bulunan semavat memleketinin (teşbihte hata yok) karakol haneleri hükmünde bazı mevkileri var ki, o mevkilerde Arz mem