Çağdaş Sözlük

vilayet ~ ولايت

Kamus-ı Osmani - vilayet ~ ولايت maddesi. Sayfa: 636 - Sira: 3

vilayet - ولايت

[ء] والی اولمق ، والينك اداره‌سنه ويريلن اولكه . جمعی (ولایات) . "شهریار بحر وبر سلطان سلیمان ولی" "اول‌كه محض عدلدر ذات ولایت پروری"

"خالی آندن اولمسون یارب ولایت تا ابد" "كيم ولایتدن دكل خالی صفای جوهری" (فضولی)

Kamus-u Osmani vilayet maddesi. osmanlıcada vilayet ne demek, vilayet anlamı manası, vilayet osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte vilayet hakkında bilgi. Arapça vilayet ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada vilayet anlamı

Kamus-i Osmani - ولايت vilayet ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

vilayet ~ ولايت güncel sözlüklerde anlamı:

ViLAYET ::: Bir şeyi kudretle elde etme. * İl. * Birisine kefil olmak. * Dostluk. Muhabbet.

velayet ::: (a. i.) : 1) velilik, ermişlik. 2) velî ve ermiş olan kimsenin hâli ve sıfatı. 3) başkasına sözünü geçirme. 4) dostluk, sadâkat. 5) tas. Tanrı dostluğu. Şâh-ı velayet : Hz. Alî.

velâyet-i âmm ::: huk. [eskiden] umum mallara ve fertlere şâmil olan velayet, [yargıç ve vali mi-sillü devlet uzuvlarının velayetleri gibi!.

velâyet-i cerâim ::: huk. [eskideni halk arasında tahaddüs eden cürümler, cinayetler hakkında idarî, siyâsî bâzı zecrî tedbirler alınmasına mezuniyet ve salâhiyettir (*yetki) ki buna : "velâyet-i mezâlim" de denir.

velâyet-i gayr-i zâtiyye ::: huk. [eskiden] velînin zâtından çıkmayıp haricî bir muamele ile vücûda gelen velayet, [vekîl, vasî, mütevelli, -yargıç ve vâ-lînin velayetleri bu kabildendir]

velâyet-i hâssa ::: huk. [eskiden] husûsî mâhiyeti (*özel niteliği) hâiz olan velayet [babanın çocukları ve vasînin kasırlar ve mütevellinin vakıf malları üzerindeki velayeti aibi]

velâyet-i kaza ::: huk. [eskideni davacılar arasında şer'î usûlü dâiresinde hüküm ve teffîze me'zû-niyet ve yetki.

velâyet-i kısas ::: huk. [eskiden] kısas ettirmek hakkına mâlikiyet.

velâyet-i te'dib ::: huk. [eskiden] bir kimsenin başka bir kimseye karşı hâiz olduğu te'dip salâhiyeti.

velâyet-i zâtiyye ::: huk. [eskiden] velînin zâtından çıkan velayet, [babasının evlât üzerindeki velayeti gibi]

vilâyet ::: (a. i. c. : vilâyât) : 1) bir şeyi kudretle elde etme. 2) birine kefil olma. 3) dostluk, muhabbet, 4) il.

vilâyet ::: il.

Vilayet :::


  1. İl
    Örnek: İki haftadan beri komşu vilayetleri kasıp kavuran dayanılmaz sıcaklar burada... R. N. Güntekin

  2. Valilik.

velâyet ::: velilik , dostluk , veli olan kimsenin hali , dervişlik , sadakat , başkasına sözünü geçirmek

vilâyet ::: il

vilâyet ::: (a. i. c. : vilâyât) 1) bir şeyi kudretle elde etme. 2) birine kefil olma. 3) dostluk, muhabbet, 4) il.

vilayet ::: eyalet, il

VİLAYET :::

Bir şeyi kudretle elde etme. * İl. * Birisine kefil olmak. * Dostluk. Muhabbet