velayet ~ ولايت
Kamus-ı Osmani - velayet ~ ولايت maddesi. Sayfa: 632 - Sira: 2
velayet - ولايت
[ء] فی الاصل دوست ، صديق ، معين ، نصير اولمق معناسنهدر. اصطلاحده آشاغيده كوستريلن (ولی) كلمهسنك مناسبت معناسی جهتيله جناب اللهه صورت معنویهده تقرب ايتمك یعنی ولی الله اولمق معناسنده قوللانيلير : (شاه ولایت) = "حضرت علی" كرم الله وجهه .
Kamus-u Osmani velayet maddesi. osmanlıcada velayet ne demek, velayet anlamı manası, velayet osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte velayet hakkında bilgi. Arapça velayet ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada velayet anlamı
Kamus-i Osmani - ولايت velayet ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..
velayet ~ ولايت güncel sözlüklerde anlamı:
VELAYET ::: Veli olan kimsenin hali. Velilik, dervişlik. * Dostluk. * Sadakat. * Başkasına sözünü geçirmek. Bir şeye kudret cihetiyle bizzat mutasarrıf olmak. (Bak: Veli)
velayet ::: (a. i.) : 1) velilik, ermişlik. 2) velî ve ermiş olan kimsenin hâli ve sıfatı. 3) başkasına sözünü geçirme. 4) dostluk, sadâkat. 5) tas. Tanrı dostluğu. Şâh-ı velayet : Hz. Alî.
velâyet-i âmm ::: huk. [eskiden] umum mallara ve fertlere şâmil olan velayet, [yargıç ve vali mi-sillü devlet uzuvlarının velayetleri gibi!.
velâyet-i cerâim ::: huk. [eskideni halk arasında tahaddüs eden cürümler, cinayetler hakkında idarî, siyâsî bâzı zecrî tedbirler alınmasına mezuniyet ve salâhiyettir (*yetki) ki buna : "velâyet-i mezâlim" de denir.
velâyet-i gayr-i zâtiyye ::: huk. [eskiden] velînin zâtından çıkmayıp haricî bir muamele ile vücûda gelen velayet, [vekîl, vasî, mütevelli, -yargıç ve vâ-lînin velayetleri bu kabildendir]
velâyet-i hâssa ::: huk. [eskiden] husûsî mâhiyeti (*özel niteliği) hâiz olan velayet [babanın çocukları ve vasînin kasırlar ve mütevellinin vakıf malları üzerindeki velayeti aibi]
velâyet-i kaza ::: huk. [eskideni davacılar arasında şer'î usûlü dâiresinde hüküm ve teffîze me'zû-niyet ve yetki.
velâyet-i kısas ::: huk. [eskiden] kısas ettirmek hakkına mâlikiyet.
velâyet-i te'dib ::: huk. [eskiden] bir kimsenin başka bir kimseye karşı hâiz olduğu te'dip salâhiyeti.
velâyet-i zâtiyye ::: huk. [eskiden] velînin zâtından çıkan velayet, [babasının evlât üzerindeki velayeti gibi]
vilâyet ::: (a. i. c. : vilâyât) : 1) bir şeyi kudretle elde etme. 2) birine kefil olma. 3) dostluk, muhabbet, 4) il.
velâyet ::: velîlik, ermişlik.
velâyet ::: velilik , dostluk , veli olan kimsenin hali , dervişlik , sadakat , başkasına sözünü geçirmek
vilâyet ::: il
velâyet ::: velîlik
velâyet ::: dostluk
velâyet ::: otorite
Velayet ::: Ana ve/veya babanın, reşit olmamış çocukları üzerindeki (kanundan doğan) eğitim ve terbiye hak ve yetkisi.
vilâyet ::: (a. i. c. : vilâyât) 1) bir şeyi kudretle elde etme. 2) birine kefil olma. 3) dostluk, muhabbet, 4) il.
Velayet ::: Ana ve/veya babanın, reşit olmamış çocukları üzerindeki (kanundan doğan) eğitim ve terbiye hak ve yetkisi.
velayet :::
VELAYET :::