Çağdaş Sözlük

vekalet ~ وكالت

Kamus-ı Osmani - vekalet ~ وكالت maddesi. Sayfa: 631 - Sira: 8

vekalet - وكالت

[ء] وكيللك ، وكيل اولمق . (وكائنات عظمی)

= صدر‌اعضملق . (وكالتپناه) = صدر اعظم حقنده عباره آره‌سنده قوللانيلان تعبيرات تعظيمیه‌دندر . (وكالتپناهی) = صدراعظمه منسوب ومتعلق . (وكالة) = وكالت صورتيله ، وكيل اوله‌رق (وكالتنامه) = وكالت سندی . برينك وكيل نصب اولنديغنی حاوی سند . (وكالت دوریه) = مكرر ومؤكد وكيللك . (دعوی وكالتی) = اووقاتلق . اشخاصه متعلق دعاوی‌یی محاكم شرعیه ونظامیه‌ده وكيل اوله‌رق رؤیت ومرافعه ايتمك مسلكی .

Kamus-u Osmani vekalet maddesi. osmanlıcada vekalet ne demek, vekalet anlamı manası, vekalet osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte vekalet hakkında bilgi. Arapça vekalet ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada vekalet anlamı

Kamus-i Osmani - وكالت vekalet ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

vekalet ~ وكالت güncel sözlüklerde anlamı:

VEKaLET ::: Vekillik. Birisinin nâmına iş görme. Kendi nâmına hareket etme salâhiyetini başkasına verme. Nezâret, bakanlık. * Vekilin vazife gördüğü bina.

vekâlet ::: (a. i.) : 1) vekillik, başkasının işini görmiye me'mur olma. 2) biri, başkasını kendi yerine geçirme. 3) birinin yerini tutma. 4) nezâret, bakanlık. 5) vekilin vazîfe gördüğü bina. Da'vâ vekâleti : avukatlık. Ders vekâleti : Şeyhislam kapısında öğretim işleriyle uğraşan dâire [imparatorluk zamânında-1.

vekâlet fi-d-nâm ::: huk. nefis hakkında vuku bulan bir cinayeti ispat için muddeî ve mü'ddeâaleyh tarafından bir kimseye verilmiş olan vekâlet.

vekâlet-i devriyye ::: bir başkasına devredilecek, yânî bir başkasını vekîl edecek şekilde birine vekîl olma, her azl edildikçe yenilenen vekâlet.

vekâlet-i hümâyûn ::: tar. pâdişâhların nikâhlı haremleri ile hasekilerin yahut müstefrişelerin çocuk doğurmaları

vekâlet-i muallaha ::: huk. [eskiden] şarta muallak olan vekâlet, [meselâ : "filân tacir buraya gelirse benim şu ineğimi satmak üzere seni vekil ettim" gibi]

vekâlet-i mukayyede ::: huk. bir kayıt ile mukayyet olan vekâlet [meselâ : "şu saatimi bin kuruşa satmıya seni vekil ettim" gibi]

vekâlet-i mutlaka ::: 1) sadrazamlık [Osmanlı im-paratorluğu'nda-] . 2) bir kayıt ile mukayyet olmıyan vekâlet; "şu kadar liraya sat" demek gibi bir kayıtla bağlı olmıyan vekâlet.

vekâlet-i muzâfa ::: huk. bir vakte muzâf olan vekâlet, [mseelâ : "nisan ayında benim hayvanlarımı satmıya seni vekîl ettim" gibi]

vekâlet-i umûmiyye ::: bir kimsenin umûmî vekilliğini üzerine alma.

vekâlet-i uzmâ ::: sadrazamlık (başvekâlet).

vekâlet ::: vekillik, bakanlık.

VEKaLET ::: Vekâlet, îcâb ve kabûl ile olur. Yâni müvekkilin seni vekil yaptım ve vekilin de kabul ettim sözleri ve yazıları ile olur. (Ali Haydar Efendi)

vekâlet ::: vekillik , bakanlık

vekâlet ::: ‬vekillik

vekâlet ::: bakanlık

vekâlet ::: avukatlık

vekâlet ::: Vekillikte bulunma, birisini temsil etme. Başkası nâm ve hesabına bir sözleşmeyle temsil eden kimse. Bakanlık, nâzırlık, icra organında görev alan ve belli işleri yürüten kişinin makamı. Bk md. 386 vd.

vekâlet ::: bakanlık, nazırlık

VEKÂLET :::

Vekillik. Birisinin nâmına iş görme. Kendi nâmına hareket etme salâhiyetini başkasına verme. Nezâret, bakanlık. * Vekilin vazife gördüğü bina