haşr ~ حشر
Kamus-ı Osmani - haşr ~ حشر maddesi. Sayfa: 254 - Sira: 8
haşr - حشر
[ء]فی الصل بر جماعتی مقرومسكنلرندن نفير اوزره اخراج واجلا ايتمك معناسنهدر . اصطلاحده ميتی ویا بالجمله امواتی ديرلدوب ميدان قیامته چيقارمق معناسنده قوللانيلمشدركه صفت مخصوصهٔ الهيهدر : (حشر اموات ، حشر اجساد ، یوم الحشر ، روزحشر) . (زمان حشر) مقامنده (حشره دك) طرزنده قوللانيلير . بو صورتله استعمالنده (زمان) ݣ علاوهسی دكل حذفی لازم كلير : "اومارم حشر ايدر اول رب غنی" "آنی دنیاده كورنلرله ینی" (خاقانی)
Kamus-u Osmani haşr maddesi. osmanlıcada haşr ne demek, haşr anlamı manası, haşr osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte haşr hakkında bilgi. Arapça haşr ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada haşr anlamı
Kamus-i Osmani - حشر haşr ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..
haşr ~ حشر güncel sözlüklerde anlamı:
HAşR ::: (Haşir) Toplanmak, bir yere birikmek. * Toplama, cem'etmek. * Kıyametten so a bütün insanların bir yere toplanmaları. Allahın, ölüleri diriltip mahşere çıkarması. Kıyamet. * Bir tohumun içinden büyük ağaçlar çıktığı gibi, her bir insanın acb-üz zeneb denilen bir nevi çekirdeğinden diriltilerek bütün insanların Haşir Meydanında toplanmaları. (Bak: Acb-üz Zeneb)(Surenin başında, küffar, Haşri inkâr ettiklerinden Kur'ân onları Haşrin kabulüne mecbur etmek için şöylece bast-ı mukaddemât eder; der: "Ayâ, üstünüzdeki semâya bakmıyor musunuz ki: Biz ne keyfiyyette, ne kadar muntazam, muhteşem bir surette bina etmişiz. Hem görmüyor musunuz ki; nasıl yıldızlarla, Ay ve Güneş ile tezyin etmişiz, hiç bir kusur ve noksaniyet bırakmamışız. Hem görmüyor musunuz ki; zemini size ne keyfiyyette sermişiz, ne kadar hikmetle tefriş etmişiz. O yerde dağları tesbit etmişiz, denizin istilâsından muhafaza etmişiz. Hem görmüyor musunuz o yerde ne kadar güzel, rengâ-renk her bir cinsten çift hadrevâtı, nebâtâtı halkettik. Yerin her tarafını o güzellerle güzelleştirdik. Hem görmüyor musunuz, ne keyfiyyette sema cânibinden bereketli bir suyu gönderiyoruz. O su ile bağ ve bostanları, hububatı, yüksek leziz meyveli hurma gibi ağaçları halkedip ibâdıma rızkı onunla gönderiyorum, yetiştiriyorum. Hem görmüyor musunuz, o su ile, ölmüş memleketi ihya ediyorum. Binler dünyevî haşirleri icad ediyorum. Nasıl bu nebâtatı, kudretimle bu ölmüş memleketten çıkarıyorum; sizin haşirdeki hurucunuz da böyledir. Kıyamette arz ölüp, siz sağ olarak çıkacaksınız." İşte şu âyetin isbat-ı haşirde gösterdiği cezalet-i beyaniye-ki, binden birisine ancak işaret edebildik - nerede, insanların bir dâva için serdettikleri kelimat nerede? S.) (Bak: Hudus)
haşr ::: (a. i.) : 1) toplama, cem'etme. 2) ölüleri diriltip mahşere çıkarma; kıyamet. Sûre-i haşr : Kur'ân'ın 59) sûresi.
haşr-ı ertıvât ::: ölülerin bir araya toplanması; kıyamet günü. (bkz. : yevm-ül-haşr).
haşr ü neşr ::: toplanıp dağılma.
haşr ü neşr. [olmak] ::: haşır neşir, [olmak], uğraşıp durmak.
haşr ::: ölümden so a dirilip toplanma.
HAşR ::: Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:
Allah'tan korkun ve bilin ki muhakkak hepiniz haşr olunacaksınız. (Bekara sûresi: 203)
Doğru tüccâr, kıyâmette sıddîklar ve şehîdler ile haşr olur. (Hadîs-i şerîf-Zevâcir)
Ey ümmetim ve Eshâbım! Siz ölülerinizin kefenini bol tutunuz. Zîrâ benim ümmetim kefenleriyle haşr olunurlar. Hâlbuki başka ümmetler çıplaktırlar. (Hadîs-i şerîf-Tezkire-i Kurtubî)
Allah yolunda öldürülüp, şehîd olanlar, kıyâmet gününde, yaralarının kanı akarak gelirler. Rengi kana ve kokusu miske benzer. Allahü teâlânın huzûrunda haşr oluncaya kadar, bu hâl üzere bulunurlar. (Hadîs-i şerîf-Dürret-ül-Fâhire)
HAşR ::: Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:
Allah'tan korkun ve bilin ki muhakkak hepiniz haşr olunacaksınız. (Bekara sûresi: 203)
Doğru tüccâr, kıyâmette sıddîklar ve şehîdler ile haşr olur. (Hadîs-i şerîf-Zevâcir)
Ey ümmetim ve Eshâbım! Siz ölülerinizin kefenini bol tutunuz. Zîrâ benim ümmetim kefenleriyle haşr olunurlar. Hâlbuki başka ümmetler çıplaktırlar. (Hadîs-i şerîf-Tezkire-i Kurtubî)
Allah yolunda öldürülüp, şehîd olanlar, kıyâmet gününde, yaralarının kanı akarak gelirler. Rengi kana ve kokusu miske benzer. Allahü teâlânın huzûrunda haşr oluncaya kadar, bu hâl üzere bulunurlar. (Hadîs-i şerîf-Dürret-ül-Fâhire)
hâşir ::: toplayan , haşreden
haşr ::: kıyamet , toplama , haşır
haşr ::: kıyamet
haşr ::: haşır
HAŞR :::