Çağdaş Sözlük

dil ~ دل

Kamus-ı Osmani - dil ~ دل maddesi. Sayfa: 385 - Sira: 7

dil - دل

[ف] یورك ، كوݣل . یالݣز اوله‌رق قوللانيلديغی كبی تركيب ايله‌ده استعمال اولنور . (دل) ايله (خاطر) بيننده‌كی فرقی تعريفه حاجت یوقدر : "مدام نقدهوا خاطرمده درمكنون" "هميشه‌ فكر محبت دلمده‌در مذكور " (فضولی) "كعبه بنیاد خلي آزرست" "دل نظر‌كاه جليل اكبرست" (لا) "درد دلی سویلنمه‌یه‌جك راز صانيرم" (لا) "افسرده دللری طمع خام تازه‌لر" (معلم ناجی) الیوم قوللانيلمقده اولان تركيبات آتیده كاملا كوسترلمشدر. (دل آرا)

= كوݣل بزه‌یيجی ، سوسله‌یيجی ، محبوب قلب : [روی دل آرا ، نظم دل آرا ، شوخ دلارا ، باغ دلارا] . (دل آرام) = كوݣله راهت وحضور ويريجی ، ويرن : (محبوب دلارام،‌شوخ دلارام ، طفل دلارام ، دختر دلارام) . (دل آزار) = كوݣل اينجيديجی . (دل آشوب) = كوݣلی قاريشديريجی ، قلبه اضطراب ويريجی . (دل آكاه) = كوݣلی اویانيق ، قلب كوزی آچيق اولان . (دلاور) = یوركلی ، یيكيت . (دل آزرده) = كوݣلی قيرلمش ، اينجنمش اولان . (دلاويز) = كوݣل آصيجی ، تعلق ايتديريجی . (دلبر) = كوݣل كوتوريجی ، كوزل . (دلبسته) = كوݣلی باغلی ، باغلانمش ، عاشق . (دلپذير) = كوݣل قبول ايديجی ، كوݣه خوش كليجی ، مقبول قل . (دلپسند) = كوݣلك بكنديكی ، طبعه خوش كلن . (دلجو-ی) = كوݣل آرایيجی ، كوݣلی قانلی ، پك متأثر اولان . (دلداده) = كوݣل ويرمش ، عاشق . (دلدار) = كوݣل

طوتوجی ، معشوقه ، یار . (دلربا) = كوݣل قاپيجی . (دلريش) = كوݣلی یاره‌لی ، دردلی اولان . (دلساز) = كوݣل دوزيجی ، كوݣل یاپيجی ، تطیب قلب ايديجی . (دلستان) = كوݣل ضبط ايديجی ، آليجی . (دلسوخته) = كوݣلی یانمش . (دلسوز) = كوݣل یاقيچی . (دلخراش) = كوݣل طیرمالایيجی ، قازيیيجی ، قلبی مضطرب ايديجی . (دلشاد) = كوݣلی سرورلی ، سوينمش . (دلشده) = كوݣلی كيتمش ، عاشق (دلشكار) = كوݣل آولایيجی‌كوݣل الده ايديجی . (دلشكاف) = كوݣل یاريجی اولان . (دلشكسته ) = كوݣلی قيريق . (دلفروز ، دل افروز ) = كوݣله شوق وفرح ويريجی . (دلفريب) = كوݣل آلداديجی . (دلفكار ، دل افكار ) = كوݣلی یاره‌لی ، عاشق . (دلكش) = كونل چكيجی ، جذب ايديجی . (دلكشا) = كوݣل آچيجی . (دلكداز) = كوݣل اريديجی ،كونله اذیت ويريجی . (دلكير) =

كوݣل طوتیجی ، كوݣی قيرغين ، كوجنمش . (دلمرده) =كوݣلی اولور ، یوركی اولمش ، طویغوسز . (دلنشين) = كوݣلده یر طوتان ، فرحلی . بو تعبير ايله انسان حقنده قوللانيلماز . (دلنواز ) = كوݣل اوخشایيجی ، كوݣلی خوش ايديجی (دلخسته) = كوݣلی غملی ، دردلی اولان . (دلتنك) = كوݣلی طار ، جانی صيقلمش ، مغموم اولان (دلخواه) = كوݣل ديلكی ، كوݣل ايستكی . (دلدوز) = كوݣل دليجی . (دلشكفته ) = كوكلی آچيلمش ، شوقلی : "یالݣزلغی خوشنما دكلم?" "یا ساده‌لكی دكلمی دلبر?" (اكرم) "اوسرود‌لكشك مجری ايدردم آستانكاهن" "كنار شهردن كچمزدم اویله "كوستم" اولسه‌م بن" (معلم ناجی) "بر چهرهٔ دلنواز محسن" "بر نور بديعة الاحاسن" (اكرم) "براسرای دلكشادر هر بری انیاتمك" (نفعی) "چوزلمه لهݣه ای دلربا دل باغلایانلردندن" (واصف)

"زائد كورن اهل دل دكلدر" "انسان قيلغنده آب وكلدر" (معلم ناجی) "شو ايكی تاريخم اولدی دلپسندود دلپذير" "ايلدی حمله عريشك حصننی آلدی وزير" (سروری) "عشقكله نوای دلنشينی" "رقصان ايدييور موحدينی" (معلم ناجی) "عتاب غمزه آفت خشم چشم بی آمان آفت" "جهانه حسن ايله صالدی اوشوخ دلستان آفت" (جوری) "سن نيچون بندن اولمدݣ ممنون" "بو قدر دلفريب سوزلرله" (معلم ناجی) "بر شعله مزاج دلفروزك" "نار هوسيله مشتعلسين" (وله)

Kamus-u Osmani dil maddesi. osmanlıcada dil ne demek, dil anlamı manası, dil osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte dil hakkında bilgi. Arapça dil ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada dil anlamı

Kamus-i Osmani - دل dil ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

dil ~ دل güncel sözlüklerde anlamı:

DiL ::: t. Lisan, zeban. * Ağızdaki tat alma duygusu ve konuşma uzvu. * İnsanların konuştukları lehçelerin her birisi. Lügat. * Muhtelif âlât ve edevâtın uzunca ve yassı, ekseriya oynak kısımları. * Coğ: Denizin içine uzanmış üstü düz mumluk, uzunca kara parçası. * Mc: Gıybet, mezemmet, dedi-kodu, çekiştirme.(İnsanın yüz cihazatından birtek cihazı olan lisanı; bir et parçası iken, iki büyük vazifesiyle yüzer hikmetlere, neticelere, meyvelere, fâidelere âlet oluyor.. Taamların zevkindeki vazifesi, ayrı ayrı bütün tatları bilerek cesede, mideye haber vermek ve rahmet-i İlâhiyyenin matbahlarına dikkatli bir müfettiş olmak ve kelimeler vazifesinde kalbe ve ruha ve dimağa tam bir tercüman ve santral olmak; elbette gayet parlak ve kat'i bir surette ihatalı ilme delâlet ve şehadet eder. Birtek dil, hikmetleri ve meyveleriyle böyle delâlet etse; hadsiz lisanlar ve hadsiz zihayatlar, nihayetsiz masnuat, güneş zuhurunda ve gündüz kat'iyetinde nihayetsiz bir ilme delâlet ve şehadet ve Allâm-ül Guyub'un daire-i ilminden ve hikmetinden ve meşietinden hariç hiçbirşey yoktur diye ilân ederler. ş.)

DiL ::: f. Gönül, kalb, niyet. * Cesâret, yürek. * Mandıra, ağıl.

dell ::: (a. i.) : fındıkçılık, koketlik.

dil ::: (f. i.) : 1) gönül, yürek, kalb.

dil-i âvâre ::: serseri gönül.

dil-i bi-karâr ::: kararsız gönül.

dil-i bî-mâr ::: hasta gönül.

dil-i dîvâne ::: deli gönül.

dil-i enhâr ::: ırmakların gönlü.

dil-i mecruh ::: yaralı gönül.

dil-i nâ-mihribân ::: merhametsiz yürek.

dil-i pâk ::: temiz gönül.

dil-i pare pare ::: parça parça, paramparça olmuş gönül.

dil-i pür-âteş ::: ateşli gönül.

dil-i sâd-pâre ::: yüz parça, paramparça olmuş gönül.

dil-i sûzân ::: yanık, ateşli gönül.

dil-i vîrân ::: yıkık, harap gönül.

dil-i zâr ::: zavallı gönül. 2) orta, yarı.

dil-i derya ::: denizin ortası.

dil-i şeb ::: gece yarısı.

dil ::: (f. i.) : 1) nokta. 2) gönül, kalb. 3) mandıra, ağıl.

dil ::: gönül, kalb.

Dil :::


  1. Ağız boşluğunda, tatmaya, yutkunmaya, sesleri boğumlamaya yarayan etli, uzun, hareketli organ, tat alma organı
    Örnek: Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki... Y. Z. Ortaç

  2. İnsanların düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek için kelimelerle veya işaretlerle yaptıkları anlaşma, lisan, zeban
    Örnek: Dilinden Anadolulu olduğu ancak belli oluyordu. S. F. Abasıyanık

  3. Bir çağa, bir gruba, bir yazara özgü söz dağarcığı ve söz dizimi
    Örnek: Halk dilinin günebakan ismini verdiği bu çiçek, güneşe âşıktır. H. S. Tanrıöver

  4. Belli durumlara, mesleklere, konulara özgü dil.

  5. Birçok aletin uzun, yassı ve çoğu hareketli bölümleri.

  6. Büyükbaş hayvanların haşlanıp pişirildikten sonra yenebilen dili
    Örnek: Birkaç dilim ekmek, ince bir iki dilim peynir veya dil, bazen de haşlanmış bir sebze yemeği. S. F. Abasıyanık

  7. Ayakkabı bağlarının ayağı rahatsız etmemesini sağlayan ve bağ altına rastlayan saya parçası.

  8. Düşünce ve duyguları bildirmeye yarayan herhangi bir anlatım aracı.

  9. Gönül, yürek.

dil ::: gönül , kalb

dîl ::: gönül

dil ::: ‬gönül

dell ::: (a. i.) fındıkçılık, koketlik.

dil ::: (f. i.) 1) nokta. 2) gönül, kalb. 3) mandıra, ağıl.

Dil ::: Kökü ağzın tabanı ve boğazın arkasında olan konuşma kası

dil ::: anahtar, gönül, lisan, yürek

DİL :::

t. Lisan, zeban. * Ağızdaki tat alma duygusu ve konuşma uzvu. * İnsanların konuştukları lehçelerin her birisi. Lügat. * Muhtelif âlât ve edevâtın uzunca ve yassı, ekseriya oynak kısımları. * Coğ: Denizin içine uzanmış üstü düz mumluk, uzunca kara parçası. * Mc: Gıybet, mezemmet, dedi-kodu, çekiştirme.(İnsanın yüz cihazatından birtek cihazı olan lisanı; bir et parçası iken, iki büyük vazifesiyle yüzer hikmetlere, neticelere, meyvelere, fâidelere âlet oluyor.. Taamların zevkindeki vazifesi, ayrı ayrı bütün t