dik ~ دق
Kamus-ı Osmani - dik ~ دق maddesi. Sayfa: 385 - Sira: 4
dik - دق
[ء] اينجه آغری ، اريمه مرضی . (حماءدق) = بر نوع ورم خستهلغی .
Kamus-u Osmani dik maddesi. osmanlıcada dik ne demek, dik anlamı manası, dik osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte dik hakkında bilgi. Arapça dik ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada dik anlamı
Kamus-i Osmani - دق dik ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..
dik ~ دق güncel sözlüklerde anlamı:
DiK ::: Horoz.
DiK ::: Darlık, sıkıntı. Gam. Kalbe sıkıntı veren.
dakk ::: (a. i.) : çalma, vurma; vurulma.
dakk-i bâb ::: kapı çalma.
dıkk ::: (a. i.) : ince ağrı, erime hastalığı
dîk ::: (a. i. c. : diyeke. edyâk) : horoz.
dîk-i ebyâz ::: Cennet'te bir kuş.
dîk-ül-arş ::: "sidret-ül-müntehâ" da bulunan ve bağırtısiyle Cennet'teki meleklere namaz zamanını bildirecek olan tavus şeklinde bir melek.
dîk ::: (a. i.) : dar olma, darlık.
dîk-ı nefes ::: nefes darlığı, tıknefes.
dîk ::: ince, dar.
Dik :::
- Yatay bir düzleme göre yer çekimi doğrultusunda bulunan, eğik olmayan
Örnek: Sağlam yapılı, dik duruşlu bir gençti o yıllarda. N. Cumalı - Eğimi dike yakın olan
Örnek: Dik bir dereye indiler. Ö. Seyfettin - Yatık durmayan, sert.
- Sert, kalın, tok (ses)
Örnek: Sesi dik ve küstahtı, söylediklerini aşağı salonda bekleşen komşular işittiler. A. İlhan - Sert (bakış).
- Ters, aksi (söz).
- Kaba, yersiz (davranış)
Örnek: Kaba denilecek kadar ani ve dik bir davranışla halasını bıraktı ve kalktı. H. E. Adıvar - Birbirine dikey olan doğrulardan oluşmuş.
- bk.dikme.
dîk ::: ince , dar , darlık , sıkıntı , gam , kalbe sıkıntı veren
dik ::: horoz
dıkk ::: (a. i.) ince ağrı, erime hastalığı
dik ::: dikey, sarp, sert, yalçın
DÎK :::
DİK :::